6. Bölüm

80 20 8
                                    

"Hayırlı mesailer." Sırtına iki kere pat pat vurduğumda ağırlıklardan çektiği bakışlarını bana çevirdi.

"Eyvallah."

"Naber Hoca Bey."

"İyidir Öğretmen Hanım, sizden naber."

"Çok şükür, yuvarlanıp gidiyoruz."

"Allah iyilik versin."

"Amin." Etrafıma bakındım. "Büyütmüşsünüz burayı."

"Yaptık bir şeyler." Arkasındaki duvara yaslanıp kollarını birleştirdi. "Yorgunsan geçip oturalım içeride."

"Spor yapmaya geldim Serseri, yorgun olsaydım gelmezdim."

"Sürekli bir tersleme durumu var sende."

"Ne oldu paşam, zoruna mı gitti?"

"Zoruma değil, hoşuma gitti." dedi sırıtarak. "Ekürin nerde senin?"

"Avare avare geziyor ortalıkta o." Omuzlarımın düştüğünü görünce güldü.

"Döner dolaşır gelir o senin yanına."

"Bu sefer durum vahim Ferhat, yaktı galiba abayı.. Bugün benimle konuşacaktı güya ama unutmuş resmen."

"Hadi be, cidden mi?"

"Cidden. Ben ikimiz de sonsuza kadar sap kalırız diyordum ama görünen o ki sap kalacak tek kişi ben olacağım." Baş parmağıyla işaret parmağını birleştirip alnıma bir fiske vurdu.

"Ben neciyim burada?"

"Bu sorunun cevabını bulursam bütün sorunlar çözülecek delikanlı ama gel gör ki ben de bilmiyorum." Omuzlarımdan tutup beni yüz seksen derece döndürdü ve ittirmeye başladı. Önüne geldiğimiz alete oturmamı sağladı.

"Sorunun cevabını çalışırken düşün, ben de işlerimi halledeyim." Tam gidecekken kolunu tuttum.

"Niye hiç kadın yok burada?" Sırıttı.

"Kadınların tarafı ayrı, o yüzden." Gözlerimi kıstım.

"Pislik herif, uğraşıyorsun sürekli benimle."

"Hoşuma gidiyor." Göz kırpınca ayağa kalkıp koluna vurdum.

"Eşek herif, benim burada ne işim var o zaman?"

"Burası eğitim tarafı, kimse olmaz bu saatte burada."

"İyi bari."

"Kolay gelsin."

"Sana da." Yanımdan ayrıldığında kalktığım yere oturdum ve çalışmaya başladım.

"Kapatıyoruz dükkanı." dedi yaklaşık bir saat sonra. Omzunu duvara yaslamış gülümseyerek beni izliyordu. Salonun müziği kesildiğinde anlamıştım zaten kapanacağını ama umursamamıştım.

"Duş almama yetecek kadar vakit var mı?"

"Yirmi dakika yeterli mi?" Başımı salladığımda ne tarafa gideceğimi işaret etti. Hızlıca duş alıp üzerimi giyindim ve seslerin geldiği yöne doğru ilerledim. Ferhat yanındaki adamla konuşuyordu. Geldiğimi fark ettiklerinde ikisi de bana döndü. "Şafak, ortağım." Adamın uzattığı elini sıktım.

"Leyla ben de, memnun oldum."

"Ben de." Kısa bir sohbetin ardından izin isteyip yanından ayrıldık. Dışarı çıktığımızda yüzüme vuran soğuk rüzgarla ürperdim. Üzerimdeki sweatin kapşonunu kapattıktan sonra yeleğimin şapkasını da kapattı. Fermuarı çekip bana döndü.

"Hızlı yürüyelim de hasta olma." Başımı salladığımda yan yana yürümeye başladık. "Nasıl geçti günün?"

"Aynı.. Okullar arası turnuvalar var, onlara hazırlanıyor çocuklar."

"Nasıllar sence?"

"İyiler iyi."

"Güzel." Yirmi dakikalık bir yürüyüşün ardından mahallenin yakınlarındaki fırının önünde durdum.

"Ekmek alacağım." Başını salladığında fırına girdik. Kasanın yanındaki horoz şekerlerden birinin parasını ödeyip bana verdiğinde gülümsedim.

"Dolmuş parasının karşılığı." diye fısıldadı kulağıma.

"Eyvallah reis." Göz kırpıp uzaklaştığında kasadaki abi ekmekleri uzattı. "Kolay gelsin." Dışarı çıktığımızda ellerimi cebime koydum.

"Düzenli olarak mı geleceksin salona yoksa öylesine mi geldin bugün?"

"Biraz çalışasım vardı zaten, düzen oturtabilirsem program ayarlarız." Başını salladı. Evimin olduğu sokağın girişinde durduk. "Gidiyorum ben." Kolumu tutup beni tam karşısına çekti.

"Leyla."

"Ferhat?" Uzun uzun izledi yüzümü.

"Ciddi düşünüyor musun?"

"Hangi konuda?"

"Gerçekten, ciddi ciddi sevgili olmayı ve hatta sonrasında evlenmeyi düşünüyor musun?" Şapkamın kenarından çıkan saçlarımı işaret parmağıyla içeri soktuğunda titrek bir nefes aldım.

"Sen?"

"Önce ben sordum." Rüzgardan dolayı uçuşan saçları hafifçe gülümsememe sebep oldu.

"Düşünüyorum.." Mırıltım kulaklarına ulaştığında dişlerini gösterecek kadar geniş bir tebessüm oluştu yüzünde. Bir elini çeneme koyup başparmağıyla okşadı hafifçe.

"Uygulamaya dökmeliyiz bence." Kaşlarım havalandığında sol elini belime koyup beni kendine çekti yavaşça. Sırtı duvara yaslıydı. Beni kendine yasladıktan sonra çenemdeki elini de belime yerleştirdi. Ellerim cebimde ve bileğimde asılı ekmek poşetiyle dışarıdan komik göründüğümü tahmin etmek imkansız değildi.

"Nasıl yani?" dedim her zamanki gibi salağa yatarak. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Sevgili olmalıyız bence." Sağ elini kaldırıp yanağımı parmaklarının sırtıyla okşadı hafifçe. "Kızarmış yanakların, panda gibi tipinle kesinlikle sevgilim olmalısın."

"Kardeş gibi büyüdük biz." dedim onun sahildeki konuşmasına ithafen.

"Yemişim kardeşliğini Leyla, canım olman gereken konular var."

💜

NASA YANİ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin