11. Bölüm

50 10 2
                                    

"Sen nerden çıktın?" Üzerindeki montu düzeltip gülümsedi halsizce.

"Acil bir şey sormam lazımdı." Ahmet ve Ferdi'ye döndü. "Naber gençler?" İkisiyle ayak üstü kısaca sohbet etti. Ders zili çaldığında çocuklar izin isteyip odadan çıktılar. "Yeni nesil gümbür gümbür." Bana doğru geldiğinde başımı sağa doğru eğdim. "Sarılmıyorum canım, malum hastayım."

"O itici eltiye dönüşme hızına hayran kaldım."

"İki tane eltin olacak.." Sırıttığında göz devirdim.

"Görümce kontenjanında da çok şanslıyım." Alaylı konuşmamla güldü ve ardından öksürdü hafifçe.

"Üç görümce.. Valla baya şanslısın."

"Ya ya, ne demezsin." İki ablası ve bir kız kardeşi vardı. Ablalarıyla asla iyi anlaşamasam da kız kardeşini kardeşim gibi severdim. Bir ablası evliydi, diğeri ise kendini eğitimine vermişti tamamen. Bir abisi ve iki de erkek kardeşi vardı. Abisi evli bir erkek kardeşi nişanlıydı.

"Eltileri, görümceleri boş ver de.. Leyla sen benim soruma cevap versene." Öğretmenler zili çaldığında güldüm.

"Benim dersim var ya."

"Ulan.." Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. "Beni hasta halimle burada mı bırakacaksın?" Omuz silkip kollarımı kaldırdım.

"Sen geldin buraya Ferhat'cım, ben çağırmadım seni." Kınayan bakışlar atmaya başladığında gülerek kapıyı açtım. "Eve git dinlen, daha kötü olacaksın."

"Senden cevap almadan şuradan şuraya gitmem."

"Isıtıcıyı aç da daha fazla üşütme o zaman." Kapıyı kapatıp bahçeye doğru adımladım. Dokuzuncu sınıflardan birineydi dersim. Kümelenmiş kendi aralarında konuşan öğrencilerim beni görünce etrafıma toparlandılar. Kolumun altına iki öğrencimi aldım. "Nasılsınız gençler?"

"İyiyiz hocam, siz?"

"İyi diyelim iyi olalım. Ne yapıyorsunuz?" Hepsi birbirine bakmaya başladı. "İsterseniz futbol oynayın sınıfça."

"Hocam bu kızlar ne anlar ya futboldan."

"Senden iyi anladığıma kalıbımı basarım İrfan."

"Aynen Rüya, aynen."

"Tartışmayın." dedim gülerek. "Herkes tamam diyorsa vereyim bir futbol topu. Kızlar kinlendikleri için hemen başlarını salladılar. Anahtarı çocuklardan birine verip odaya yolladım. Herkes sahaya geçerken İrfan'ı kolumun altına aldım. "Hayırdır paşam, nerden çıktı bu tavır?"

"Hocam şimdi böyle demeseydim mırın kırın ederlerdi, bakın nasıl kabul ettiler anında." Gülerek saçlarını karıştırdım.

"Saksıyı çalıştırdım diyorsun?"

"Her zaman hocam."

"Yine de Rüya'ya dikkat etsen iyi olur."

"Kıyamaz o bana-" Kırdığı potu fark etmiş gibi alt dudağını dişlediğinde güldüm.

"Yine de o kadar güvenme kendine. Aşağıladın sayılır az önce kızı, altta kalacağını zannetmiyorsundur inşallah."

"O Rüya'ysa ben de İrfan'ım hocam. Sorun yok."

"Hadi bakalım." Arkadaşlarının yanına geçtiğinde topu beklemeye başladılar. Kısa bir süre sonra da oyuna kaptırdılar kendilerini. Sınıftan astımı olan bir öğrenci hakemlik yapıyordu. Bir süre onları izledikten sonra çardağa oturdum.

"Müsaade var mı öğretmen hanım?"

"Oo, buyrun hasta bey." Önüme karton bir bardak bıraktığında gülümsedim. "Eyvallah." Parmaklarımı bardağın etrafına sardım. Başını sallayıp derin bir nefes aldı.

NASA YANİ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin