Birkaç hafta sonra:
Midem gerçekten bulanıyordu. Yine hamile olabilir mıydım ki? Öğrenmenin türlü türlü yöntemleri var. Ben en basitini yapacağım. Eczaneye gidip hamilelik testi alacağım. Üzerim dışarıya çıkmaya uygundu. Gün ortasıydı zaten.
"Bebeğim ben çıkıyorum" karla seslendim. Şu an yayındaydı. Büyük ihtimalle duymazdı. Yayın odasına girdim.
"Bebeğim?"
"Söyle güzelim?"
"Ben dışarıya çıkıyorum"
"Bırakmamı ister misin?"
"Yok hayatım. Gerek yok. Ben kendim giderim"
"Tamam dikkatli ol"
"Tamamm" deyip evden çıktım.
"Neredeydi bu eczane?" Yoldan geçen birini durdurup sordum.
"Buralarda eczane var mı acaba?"
"Evet şu sokağın sonunda"
"Teşekkürler" kadının yanından uzaklaşıp tarif ettiği yöne doğru gittim. Eczanenin kapısından içeriye girdim.
"Bir tane gebelik testi alabilir miyim?"
"Buyrun"
"Ne kadar?"
"10 dolar. İçinde 2 tane var."
Kadına parayı uzattım. Ve elindeki poşeti alıp eczaneden çıktım. Eve doğru yürüyordum. Krise söyleme fikri aklımdan çıkmıyordu. Hemen telefonumu çıkarıp aradım.
"Kris?'
"He maniş? Birşey mi oldu?"
"Yok birşey olmadı da... Sadece sana anlatmam gereken birşey var.."
"Nereye gelmemi istersin?"
"***** Kafesi?"
"Tamam sen bekle geliyorum ben"
"Tamam " telefonu kapattım. Dediğim kafeye gidip beklemeye başladım. Çok geçmeden kris gelmişti.
"Hoşgeldin kriss"
"Hoşbuldum maniş"
"Nasıl gidiyor hayat?"
"İyi gidiyor. Sen birşey anlatmak istiyordun?"
"He o.. bir ay kadar önce hastaneye gittim.."
"Ne hastanesi?"
"Anlatacağım bekle. İşte bir ay kadar önce hastaneye gittim. Nefes almakta zorlanıyordum. Göğsüm sıkışıyordu."
"Ee?"
"Doktor kırık kalp sendromum olduğunu söyledi..." Kris telefonunu çıkarıp birşeyler yaptı. Gözleri büyüdü sonra.
"Ne oldu kris?"
"Ölecek misin?"
"E-evet... Sanırım evet.."
"A-ama çok erken değil mi?"
"Bilmiyorum kris.." gözlerim dolmuştu...
"Gitmek ister misin?"
"Nereye?"
"Küçükken gittiğimiz yere?"
"Gidelim" krisle birlikte arabaya bindik ve küçükken gittiğimiz o eve gittik. Uzun zamandır kimse gelmiyordu belli ki. Her yer tozlanmıştı. Öksürmeye başladım.
"Sen dışarıda bekle. Ben buranın tozunu biraz alayım, havalandırayım."
"Peki kris" dışarıya çıktım ve bekledim. Telefonumu elime aldım. Karldan cevapsız çağrılar vardı. Geri dönüş yapıp aradım.
-alo
+Güzelim? Neredesin?
-krisle eskiden geldiğimiz eve geldik...
+Orası neresi? Konum atar mısın? Geleyim mi?
-bekle atıyorum.
Telefonu hoparlöre alıp konumu attım.
-geldi mi bebeğim?
+Evet güzelim, geldi.
-ne zaman gelirsin?
+1 saat bile sürmez
-bekliyorum
Deyip telefonu kapattım.
Kris evden çıkmıştı.
"Huh. Sonunda bitti" gülümsedim.
"Yardım edebilirdim?"
"Olmaz! Seni çalıştırırsam abin beni öldürür"
"Sadece abim mi?"
"Ve kocan yani Karl. Ölmek için çok gencim!" Güldüm. Bu hali çok komikti.
"Gülmee"
"Kris.."
"Efendim maniş?"
"Test yapmam gerekiyor. Nerede yapacağım?"
"Ne testi?"
"Hamilelik testi"
"Evdeki banyoda yapabilirsin."
"Karl geldiği zaman seslen"
"Tamam maniş. O iş bende!"
"Teşekkürler" sarılıp içeriye gittim. Testi uyguladım. Sırada beklemem vardı. Banyoda bekleyecektim."Mania?" Kapı tıklama sesi duydum.
"Efendim kris?"
"Neredeyse iki saattir içeridesin? Herşey Yolunda mı?"
"E-evet" iki saattir içeride olduğumu farketmemiştim. Testin sonucu 1 saat kadar önce belli olmuş olmalı. Testi ters çevirip lavabonun kenarına koymuştum. Elime almaya korkuyordum. Ya hamileysem? O zaman ne olacak? Doğurabilecek miyim? Umarım... Testi korku ve heyecanla elime aldım. Arkası bana dönüktü. Bu yüzden sonucu göremiyordum. Derin bir nefes aldım... Ve çevirdim. HAMİLEYİM!
bir çığlık attım. Sevinç çığlığıydı bu...
"MANİA?!" Karl kapıyı kırıp içeriye girdi. Testi hemen çöpe attım. Görmemişti.
"İyi misin?"
"E-evet i-iyiyim" sarıldı. Gözümden akan yaşlara engel olamadım. Ölmek bundan sonra aklıma gelmemeliydi. Yoksa bebeğim üzülürdü...
"Ağlıyor musun sen?" Hâlâ sarılıyorduk. Karl beni kendinden ayırıp yüzüme baktı. Yüzümü saklamaya çalıştım. Ama nafile.
"Ne oldu bebeğim? Anlat bana"
"Everything will be good"
(Herşey iyi olacak)
"Evet güzelim. Herşey iyi olacak" gülümsedim.
"Karl..."
"Söyle güzelim?"
"Seni seviyorum"
"Bende seni seviyorum bebeğim. Ama ne oldu ki?"
"Hiç birşey olmadı.." kris arkadan bizi izliyordu..
"Ne zaman söyleyeceksin?" Diye dudaklarını oynattı.
"Never"(asla/hiç) dudaklarımı oynatarak karşılık verdim.
"Hoşgeldin kris. Ne zaman geldin? Görmemişim"
"Şimdi geldim Karl. Siz ne yapıyordunuz?"
"Hiç birşey. Sadece sarılıyorduk"