14

40 6 3
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***
Yeonjun sabırlı bir insan sayılırdı, zira öyle olmasaydı altı yıldan sonra lise hayatının yedinci hiç yılına başlamaz, zirvede bırakırdı. Beomgyu'ya katlanabiliyordu, sabırlı biri olduğu sadece bu konuyla dahi gözler önündeydi. Kai gibi fırıldak bir çocuğa dayanabiliyor ve en önemlisi Taehyun ile aynı evi paylaşabilme başarısını gösterebiliyordu.

Tabi, arkadaşlarının yanındayken zaman hızlı gidiyordu. Katlanması kolay oluyordu. Ancak şuan, zaman yeni yürümeye başlamış bebek adımlarıyla ilerliyor gibiydi. Yarım saat geçmişti ama bu yarım saat nerden baksan üç saatini almıştı.

Bekliyordu, daha doğrusu beklentiliydi. Soobin, güzelim gibi insanın kalbini şaha kaldıran kelimeler kullandıktan sonra ve üstelik elini tutmak gibi gönül hoplatan bir harekette bulunduğunda, içindeki bütün sinirlerin alındığını hissetmişti. Artık onu affetmesi için Mamamoo konserine bilet almasına gerek kalmamıştı, yeterince gönlünü almayı başarmıştı.

Soobin, salonda onu en köşedeki puflara götürmüştü. Pufları son anda fark etmiş ve kimsenin orayı kapmadığı için dua ederek elinden tuttuğu bedenle birlikte pufların yanına gitmişti. Gerçi pufların olduğu yerde durmanın bir faydası yoktu. İkisi de ayakta duruyorlardı ve pufları tekmeleyerek uzaklaştırmışlardı.

Zamanı küçümsemezdi Yeonjun. Yirmi yaşında biri olarak ve çevresinin maksimum on sekiz yaşında olduğunu varsayarak buna cüret dahi edemezdi. Öyleyse neden zaman tarafından cezalandırılıyordu?

Daha fazla bekleyecek gücünün olduğunu düşünmüyordu, sabrı tükenme noktasına dayanmıştı. Soobin yüzünden ufak da olsa bir umuda kapılmış, bunun aralarındaki gerginliği sonlandırmak için mükemmel zaman olduğunu düşünmüştü. Bunu bir barışma girişimi olarak görüyordu ama girişme, girişte kalmıştı çünkü devamı gelmemişti, gelişme ve sonuç kısmına geçemiyorlardı.

Yeonjun, Soobin'in konuşmasını ve aralarını düzeltecek şeyler söylemesini bekliyordu. Afilli, şaşalı şeylere gerek yoktu, tamam olsa daha güzel olurdu ama bir özür dilemeye de tav olurdu. Ne ara bu, sadece özür dilese yeter kıvamına geldiğini hatırlamıyordu. Aralarındaki soğukluktan ve sürekli birbirlerine ters davranmalarından bıkmıştı. Kumanda kavgası yüzünden boşanan çiftlere dönüşmek istemiyordu.

"Soobin," dedi Yeonjun derin bir nefes verirken. Arkasındaki duvara yaslandı ve kollarını göğsünün üzerinde bağdaş yaptı. "Konuşmayacaksan gidiyorum."

Öte yandan, köşeye çekilmiş sayılırlardı. Kenarda durmuş, ortada oyun oynayan ve dans eden insanları izlemekten bıkmıştı. Barışacaklarsa, artık işi uzatmamak en doğrusu olurdu. Aksi takdirde, eğlenemeden parti bitecekti.

"Ne dememi bekliyorsun?"

Hayretle sırtını duvardan ayırdı ve bağdaş yaptığı kollarını çözdü Yeonjun. "Beni ne diye getirdin buraya?"

LO$ER LØVER |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin