Okulun son günü yapılacaklar listesi hazırlamıştı bir gece önce, heyecandan uyuyamayıp sabahladığı saatlerde. İlk maddede mezuniyet belgesini müdürün yüzüne fırlatmak vardı, ikinci maddeye ise okulun ortasına bomba yerleştirip mekanı tamamen havaya uçurmayı yazmıştı ama bunu yapabileceğini sanmıyordu. Daha kep atacaktı, hakimler gibi cübbe giyecekti, kürsüde mezuniyet belgesi alacaktı.. Hayal kurmak bedavaydı ve masraftan kısmak isteyen müdürün bütün bir mezuniyet organizasyonundan kaçınacağını akıl edememişti.Müdürün cimriliği sayesinde cübbe de kep de giyemeyecekti. Okulun ayarladığı, mezuniyet yapmadı denilmesin diye yaptıklarını düşündüğü tek organizasyon seçkin öğrencilerin kürsüde konuşma yapmasıydı ve eğer şirket tarafından, çıkış yapacak kişiler arasına seçilmeseydi onu bile yapamayacaktı. Gerçi Soobin okul birincisi olmasına rağmen kürsüye çıkmaya hak kazanamamışken, çıkıp da konuşma yapmayı sekiz senedir liseye giden biri olarak kendine hak görmüyordu.
Okulun son günü yapılacak şeylerin yanında, asla yapılmaması gereken şeyler de vardı ve "Ben bir bok yedim," diyen Beomgyu'nun bundan haberi yok gibiydi.
"Biz bir bok yedik," diyerek düzeltti onu Kai. "Tamam bokun büyüğünü Gyu yedi ama ona yardım ettim."
Okulun son günün kutsaldır ve bu günün büyüsünü My Little Pony'de olduğu gibi arkadaşlığın gücünü kullanarak kuvvetlendirmek istemişler; sığınak diye adlandırdıkları evde sabah buluşma kararı almışlardı. Daha günaydın diyemeden, okula gitmek adına çıktıkları bahçede Kai ile Beomgyu'nun terlik kemirmiş yavru köpekler gibi duruşlarıyla uğraşmak durumundaydılar.
Kollarını göğsünde bağladı Soobin. "Ne yaptınız?"
Beomgyu, söylemek için öncelikle herkesin ayakkabılarını giyip bahçeye çıkmasını beklemişti. "Efes aldım."
"Efes?" Diye anlamayarak sorduğunda Taehyun, sevgilisi onu kafasını sallayarak onayladı. "Efes."
"İçki olan?"
"İçki olan."
Taehyun, Beomgyu'yu sinirle kolundan tutup yanına çektiğinde, beklediği mahcup tepkinin aksine çapkın bir sırıtışla karşılaştı. "Saçmalama! Okula içki götüremeyiz, neredeyse git onu eve geri bırak."
"Sinirlenince çok haşin oluyorsun."
Sevgilisinin çapkın bakışları altında bütün siniri anında kayboldu. Azarlamak için açtığı ağzını kapattı. Ne konuda sinirli olduğunu ve daha ne diyeceğini dahi hatırlayamadı. "Hı?"
Kalp çarpıntısı ataklarında uzman sayıldığı için Taehyun'un etkisiz hale getirildiği kanısına varan Soobin inisiyatifi eline aldı. Biliyordu ki, eğer Yeonjun'dan böyle bir cümle duysaydı bütün konuşma yetisini kaybeder, iç dünyası kaosa sürüklenirdi.
Kaşlarını çattı. "Okula içki falan götürmeyeceğiz."
"Evet. Gidin eve geri bırakın." diyerek ona destek çıkan Yeonjun'du. Kısa bir süreliğine gözleri birbirini bulduğunda, utançla bakışlarını birbirinden kaçırmaları yüzünden romantik filmlerdeki gibi uzun sürmemişti bakışmaları.
Stresle dudaklarını dişledi Kai. "Zaten okula içki götürmeyeceğiz."
Beomgyu, yüzündeki sırıtışla Taehyun'un kırmızı yanaklarıyla ne kadar tatlı göründüğünü düşünmeyi bir kenara bırakmak zorunda kaldı. Omuzlarını silkti. "Çünkü zaten okulda."
"Ne?!"
Herkesten aynı anda, aynı tepkiyi aldığında umursamazca omuzlarını silkti tekrar. "Kai'nin dolabına sakladık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LO$ER LØVER |BxB
FanfictionYeonbin Güller kırmızıdır menekşeler mavi, Bir kere öptürsen ne olur yani. /TaeGyu/