22

48 3 0
                                    

Saymayı pek beceremezdi ki hatta olgunluk dönemi sayılabilecek yaşına rağmen elli sayısından sonra elli birin geldiğini anlaması için parmaklarını kullanması gerekirdi ama konu başarısızlıkları olunca lise hayatının sekizinci dönemi olduğunu hesaplamayı başarabiliyordu. Tam da bu sekizinci döneminin ta en başında, yaz tatili bitip de tekrar okulların açıldığı o ilk derste yine uyuya dalacakken ve hatta uyku onu esir almak üzereyken Soobin onu omuzlarından sarsmış, hatta vurarak gerçek hayata döndürmeyi başarmıştı.

Her şey Soobin'in suçuydu.

Asla mezun olmayacağını söylemesine rağmen derslerinden sorunsuz geçebilsin diye sınavlara çalıştıran oydu, kavga edip yumruk atmıştı ama aynı yerden şefkatle öpmüştü de, tek ideali olan dansın hayat kurtarıcı olamayacağını savunmuştu bir parti dönüşü hava karanlıkken, sadece sokak lambalarının aydınlattığı yerde onunla dans ettikten sonra.

Soobin geldi, hayatını alt üst etti ve gitmedi ki asla gitmeyeceğini düşündüren yeminin dahi etti, belki altı üstünden daha güzeldir diyerek eskilerin söylemlerine kulak verdi ve yanılmadı, daha güzeldi. Soobin, bekleyeceğine dair yemin etmişti ve hatta bunu gözlerinin en içine bakarak söylerken, sohbetin akışının anlamından daha çok, kalp sızlatan manaya çekerek söylemişti.

Tekrar kavga ettiler ama Soobin tekrar kırdığı yerden öptü onu, bu sefer dansın hayat kurtarmayacağını savunmak yerinde arkasında dayanabileceği bir destek oldu. İkinci dönem sınavlara çalışma süreci daha sancılı geçti, günde sekiz saat okula giderken, okuldan çıkışta Soobin ile iki saati geçmeyecek sınırlı zaman diliminde yetiştirebildiği kadar derslerine çalışırken ve kalan zamanının neredeyse tamamını şirkette dansa, şarkı söyleyebilmeye ayırırken; geriye uyuyabilmesi için maksimum iki saat ayırabiliyordu. Sonra sabah ayıyor, okula gitmesi gerekiyor ve döngü her defasında başa sarıyordu.

Her şey Soobin'in suçuydu. Uykusuz kalması, gözlerinin altındaki mor halkalar ve hafif koyuluk, akan pembe saçlarını yıpranmasına rağmen olması gereken kahve rengine çevirmemesi, bitkinliği, yorgunluğu hep Soobin'in suçuydu. Hala pes edip refah altındaki hayatına geri dönmüyorsa, ilk defa geleceği için hırsla çaba sarf ediyorsa, kendisini işe yaramış sayacak adımlar atıyorsa Soobin yüzündendi.

Bekleyeceğim demişti, beklemişti.

Ben seni beklerim Yeonjun, dediği an hala gözlerinin önünde canlanıyor, iki saati bulamayan uykularında gördüğü rüyalara konu oluyor ve geçen aylara rağmen ilk günkü gibi kalbinin can çekişircesine atmasına neden oluyordu.

Yeminin arkasında duran tek kişi Soobin değildi.

Woojin, "Bu iş burada bitmedi" dediği zaman ile Soobin'le tanıştığı gün aynı güne tekamül ediyordu. O günü unutmuyordu Yeonjun, çantasına yük olmaması için kitapları dolabına yerleştirmek için geri döndüğünde Soobin'e zorbalık yaparken yakalamıştı Woojin'i. Hiç susmamıştı bu tarz olaylara karşı ve o gün de kendini tutamayıp Soobin'i korumuştu. Woojin dolaylı da olsa, Soobin ile aralarında oluşan ve sonsuza kadar sürmesini umduğu bağın oluşmasında büyük etkenlerden biriydi.

İntikam alacağını söylemişti Woojin o gün, kimse bu konuyu kafasına takacağını düşünmemişti. Onun klasik zorbalıklarına başvuracağını sanmıştı, her zorba gibi aklı beynini terk etmiş, akıl yürütmeden yoksun sıradan kötülerden olduğunu düşünmüştü. Genelde yanılırdı Yeonjun ve yine yanılmıştı.

Önündeki kağıda bakıyor, okul sonu gösterisi için konuşma yapacaklar ile sahneye çıkacakların listesini okuyor ama okul birincisi Soobin'in adını göremiyordu. Buna karşın Woojin'in ismi en baştaydı, herkesten birer dakika çalınarak kendi sahne süresi uzattırılmıştı ve listede dahi adı olmamasına rağmen, okul birincisine yaptırılacak konuşmayı bir şekilde çıkarttırmayı başarıp kendi adını, yeni şirketinde idol olarak çıkış yapmayı başardığı çatısı altında yazdırmıştı.

LO$ER LØVER |BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin