Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
***
"Oğlumun saçı mavi olunca beyin hücrelerinde eksilme olmuyor!"
Kısa boylu adam hiç çekinmeden bağırırken, Soobin'in babasına değil annesine çektiği daha gözler önüne seriliyordu. Göbeği bedeninden önde ilerleyen tıknaz adam, yaşının getirisiyle adeta omuzları çökmüş ve saçının orta kısmını kaybetmişti. Başının etrafını çevreleyen, gençliğinden geriye birkaç tutamın kaldığı saçlarının arasına karışan akların aynısı, dudaklarını kapatan dudaklarını da sarmıştı. Soobin'in babasından çok, dedesi gibi görünüyordu.
Müdür, bu kadar zorlanacağını bilseydi aileleri hiç karıştırmazdı diye düşünüyordu. "Ama beyefendi, müfredata aykırı. Saç boyatamazlar."
"Müfredatınız öğrencilere okulu sevdirmek olmalı, nefret ettirmek değil."
Yaklaşık yarım saat bağırarak konuşuyor olmasından mütevellit, nefes nefese kalmıştı yaşlı adam. Yeterince hırsını aldığını düşündüğünde, şaşkınlıktan ağzı bir karış açılan müdüre sinirli bir bakış attı. Müdürün, tüm bu zaman boyunca makam koltuğundan kalkmamak için direnmesi daha da sinirlerini bozmuştu.
"Bir daha böyle saçma bahanelerle okula çağırılmak istemiyorum müdür bey. Oğlumun dersleriyle alakadar olun ve dersleriyle ilgili sorun olursa çağırın." Müdüre sırtını dönerek kapıya yöneldiğinde, üzerindeki hayran bakışlar tarafından kutsanıyordu. Velilerin genellikle, haklı veya haksız gözetmeksizin öğretmenlerin tarafında olduğunun farkındaydı. Böyle davranacağını bilmeyen oğlunun arkadaşları, ona dünyayı kurtaran kahramanmış gibi bakarken görevini layıkıyla yerine getirebildiğini düşünüyordu. "Hadi gidelim çocuklar."
Müdürün odasında, kapının yanına yan yana, kabahat işlemiş gibi başları yere eğik çocukların arasından ilk olarak oğlu toparladı kendini. Kapıyı açıp önden çıkarken, Kai ile Yeonjun onu takip etmişlerdi sersemlemiş bir aksaklıkla. Kai'nin ailesi gelemeyeceği ve Yeonjun ebeveynlere sahip olmadığı için ikisinin de sorumluluğunu üstlenmişti hiç gocunmadan.
Onlar kapıyı ardından kapatarak çıktıklarında, hala gözleri önünde yaşadığı tiyatronun sahnelenmesine beslediği hayranlıkla kalakalmış vaziyetteydi Taehyun. Kendi ebeveynleri, işten eve ve evden işe, programlanmış robotlar misali davrandıkları için Soobin'in babasının gerçek olma ihtimalini sorguluyordu aynı anda.
Kafasını, hemen sağ tarafında duran ve bedenini arkasındaki duvara yaslayarak yeri izleyen Beomgyu'ya çevirdiğinde; onun kayıtsızlığı ile aralarındaki tartışmalı ilişkiyi umursamadan sıkıca sarılmak istiyordu. Beomgyu bu dünyadan kopmuş gibiydi, gözlerini bir saniye olsun kapatmadığı bakışlarını yere eğmişti.
Soobin'in babasının çıkmasının ardından fazla zaman geçmeden, kapı tıklatıldığında Beomgyu'nun olduğu yerde gerilmesini, bedenleri birbirine temas etmese dahi hissedebiliyordu.