"Ne ya-"
Kafasını bana çevirdi.
"Seni özledim."
Ben birşey diyemeden dudaklarımızı birleştirdi.
Artık kendime engel olamadım ve karşılık vermeye başladım.
Elini saçlarımın arasında gezdiriyordu. Bende kalçasını tutup diğer elimle de yanağını okşadım.
Birkaç saniye sonra ayrıldığımda nefes nefese kalmıştım. O da aynı şekildeydi. Gülümsedi.
"Seni seviyorum Park Chaeyoung."
Cevap vermeden boynuna yöneldim. Boynuna sayamacağım kadar öpücük bıraktığımda kafamı kaldırdım.
Konuşmadan anlaşmışız gibi kucağımdan kalktı. Ayağa kalkıp hızlı adımlarla odamın kapısını kilitledim. Sonra masamın karşısındaki koltuğa oturdum. O da yanıma gelip bana döndük şekilde kucağıma oturdu.
Yeniden dudaklarımızı birleştirdim. Birkaç saniye sonra dudaklarımızı ayırmadan üstündeki ceketi kollarından aşağı indirdim. O da çıkarıp yere bıraktı.
Dudaklarımızı ayırıp üstündeki gömleğin düğmelerini iliklemeye başladım. Yalnızca yüzüme bakıyordu. Çok geçmeden konuştu.
"Kızgın Chaeyoung harika."
Sırıttım.
"Emin misin?"
Cevap vermedi. Gömleğini çıkarıp yere bıraktım. Sonra da sütyenini çıkardım.
Lalisa'yı omuzlarından tutup koltuğa yatırdım. Bende üstüne uzandım.
-
Uyandığımda yanımda Lalisa'yı gördüm. Şirkette, odamdaki koltukta uyumuşuk.
Uyumadan önce olanları düşündüm. Ona inanmamıştım ama kendimi tutamamıştım. Ben Lalisa'yı o kadar istiyordum ki, beni göz göre göre kandırmasına bile razıydım.
Yavaşça koltukta doğruldum. Üstün tamamen çıplaktı. Onunda öyleydi.
Ayağa kalkıp yerdeki kıyafetleri aldım. Üstüme bluzumu giyip telefonumu aramaya başladım.
Telefonumu masamın üzerinde bulduğumda saate baktım.
Saat akşam 6'ydı. Öğleden beri uyuyorduk.
WhatsApp'a girdiğimde Jisoo'dan birkaç mesaj ve arama olduğunu gördüm.
Jisoo
Neredesin
Odanın kapısı neden kilitli
(14.32)
Hey Chaeyoung
(14.51)
Ne sikimdesin sen
(15.09)-
Jisoo'yu aradım. İlk çalışta açtı.
"Nerdesin sen?"
"Şirketteyim."
"Kapın neden kilitliydi?"
Söyleyip söylememek arasında kalmıştım.
"Lalisa ile birlikteydim."
"Ne? Seviştiniz mi?"
Cevap vermedim.
"İnanmıyorum sana. Daha bu sabah sadece iş ilişkimiz olacak diyordun."
Derin bir nefes verdim.
"Öyle oldu işte Jisoo. Uzatmayalım."
"Do-yun ne istedi?"
"Bir fotoğraf çekindik."
"Basit bir fotoğraf değil, değil mi?"
"Yani, her neyse. Jennie bugün neden gelmedi?"
"Biraz hastaymış, yanına gidiyorum şimdi."
"Siz bugünlerde çok mu yakınsınız, bana mı öyle geliyor?"
"Sana öyle geliyor. Öptüm, bay!"
Telefonu bir anda kapattı. Güldüm.
"Kesin bana öyle geliyor."
Arkamdan ses gelince döndüm. Lalisa yatakta doğrulmuştu.
"Chaeyoung, saat kaç?"
"Altı."
Yere bakıp kıyafetlerini aldı. Hızlıca üzerine geçirip ayağa kalktı. Yanıma gittim.
"Bir sorun mu var?"
Ceketini hızla giyip bana döndü. Yüzünde endişeli bir ifade vardı.
"Benim gitmem gerekiyor."
"Ne? Neden?"
Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledi. Arkasına bakmadan odadan çıkıp kapıyı kapattı.
Arkasından öylece bakakalmıştım. Bir anlık gülme geldi.
"Ne bu şimdi? Sindirella falan mı oynuyoruz burada?"
Telefonumu çantama koyup odadan çıktım.
-
Şuanda bana iyi gelebilecek tek şey kumar oynamaktı.
Mekana girip alt kata indim. Bir anda tüm yüzler bana çevrildi.
"Kimler gelmiş?"
"Öldün sandık Chaeyoung."
Gülümseyip bizimkilerin masasına oturdum.
"Çok konuşmayında işimize bakalım."
"Ne vereceksin bugün bana Chaeyoung?"
"Benim koleksiyondan BMW i4. Sen ne veriyorsun?"
Sırıttı.
"Sana bir güzellik yapayım bugün. Mercedes-Benz EQS. Nasıl?"
"Kabul."
-
"Siktir Chaeyoung."
Ayağa kalkıp elimi uzattım.
"Alayım arabamı."
Çantasını biraz karıştırıp bir anahtar çıkardı ve uzattı.
Gülümseyip aldım.
"Bir dahakine daha iyi hazırlan."
Anahtarı çantama atıp mekandan ayrıldım.
//
Chaeyoung cok havali degil mi ya
Neyse ben cok konusmayayim zaten bunlari sevistirdim😀

ŞİMDİ OKUDUĞUN
rich
FanfictionLalisa paradan hoşlanan, Chaeyoung ise bundan bolca bulunduran biriydi. Bu şekilde birbirlerini bulmuşlardı.