fermuar

93 12 6
                                    

Pür dikkat Lalisa'yı izlerken Jisoo koluma dokundu.

"Şuna bak."

Telefondan bir fotoğraf gösterdi. Görünce yüzümü buruşturdum.

"Bu bahsettiğin kız mı?"

"Evet, kıyafetine bakar mısın? Aptalın teki."

"Haklısın. Gerçekten öyle görünüyor."

"Geçen hafta Ginny'nin sevgilisine yürümüş."

Kaşlarım havaya kalktı.

"Ciddi misin?"

Başını salladı.

"Ginny biliyor mu?"

"Tabii biliyor. Kavga etmişler hatta. Ginny sevgilisinden ayrılmış."

"Ginny her zamanki gibi."

"Aynen."

Lalisa'ya döndüm. Sanırım çekim bitmişti. Birileriyle sohbet ediyordu.

Bir süre sonra giyinme odasına girdiğinde ayağa kalktım. Jisoo konuştu.

"Bu seferde giyinme odasında mı? Siz burayı çok yanlış anlamışsınız Chaeyoung."

Arkamı döndüm.

"Sizde hastalık olayını çok yanlış anlamışsınız Jisoo."

Tepkisini beklemeden önüme dönüp yürümeye başladım.

Giyinme odasına girip kapıyı arkamdan kilitledim.

"Kapının kilitli olmasını beklerdim. Neden kilitlemedin?"

"Seni bekliyordum."

Makyaj masasına oturmuş, makyajını siliyordu.

Makyaj masasının yanındaki koltuğa oturdum. Bir süre sonra ayağa kalktı. Önümde durup arkasını döndü.

"Fermuarımı açabilir misin Chaeyoung."

Yavaşça fermuarını açtıktan sonra belimden tutup kendime çektim. Kucağıma oturduğunda bana döndü. Dudaklarımızı birleştirdi.

-

Lalisa dizimde yatarken Jisoo'yu aradım.

"Efendim?"

"Akşam içmeye gidelim. Jennie'ye söyle, yanındadır zaten."

"Birincisi, yanımda değil. İkincisi, akşam işim var."

"Ne işin var?"

"Uçağım akşam kalkıyor."

"Nereye?"

"Fransa'ya."

"Ne Fransa'sı ya?"

"Tatile."

"Tamam, uçuşunu ertele."

"İçmek için mi? Komiksin."

"İçmek uçuşundan önemli. İtiraz yok."

"Var."

"Tamam, söyle yapalım. Karşılığında evimden istediğin herhangi bir eşya."

"Alt limit?"

"İstediğin kadar. Yalnızca arabalarım olmaz."

"Umm, kabul. Şimdi kapatta uçuşumu erteleyeyim."

Telefonu kapatıp Jennie'yi aradım.

"Efendim Chaeyoung?"

"Sevgilin tatile gidiyormuş. Haberin var mıydı?"

"Evet, birlikte gidiyoruz."

"Pardon da kime sordunuz?"

"Kimseye. Sormamız mı gerekiyordu?"

"Evet. Şirket bana kalacak ya."

"Sen ciddi misin? Sen geçen sene kaç kere tatile çıkıp şirketi bize bıraktın? Ben saymadım da."

"O farklı."

"Aynı şey. Her neyse, Fransa'dan istediğin birşey var mı? Uçağımız bu akşam kalkıyorda."

"Üzgünüm Jennie. Uçağın bu akşam kalkmıyor."

"Nedenmiş?"

"Sevgilin erteledi."

"Ne? Neden?"

"Bu akşam içmeye gidiyoruz dedim. O da beni kırmayıp uçağını erteledi."

Telefonu bir anda yüzüme kapatınca gülümsedim.

"Tüh ya."

Lalisa'ya baktım, uyumuştu. Biraz saçını okşadım. Sonrada babamı aradım.

"Efendim kızım?"

"Nerdesin baba?"

"Hâlâ İngiltere'deyim kızım. Sen nerdesin?"

"Şirketteyim. Sen ne zaman döneceksin?"

"Bir hafta daha buradayım. İşlerin nasıl gidiyor?"

"Gayet iyi."

"Sevindim. Benim işim var şimdi. Görüşürüz Chaeyoung."

"Görüşürüz baba."

Telefonu kapattı. Bende bir fotoğraf çekip Instagram da paylaştım.

roses_are_rosie

roses_are_rosie

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Lalisa hareketlenince ona baktım. Gözlerini açmadan doğruldu. Sonra yavaşça gözlerini açtı.

"Chaeyoung."

Başını tuttu.

"Biraz başım ağrıyor."

Ensesinden tutup kendime doğru çektim. Alnından öpüp ona baktım.

"Hâlâ ağrıyor mu?"

Gülümseyip başını salladı.

"Ağrıyor ama dudaktan öpücük verirsen bence geçer."

"Öyle mi?"

Dudağına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim.

"Şimdi oldu mu?"

"Oldu."

Ayağa kalktım.

"Gel, alışverişe çıkalım."

"Senin işlerin yok mu?"

"Jisoo şirkette."

O da ayağa kalktı.

"Peki."

-

Arabadan indiğimizde elini tuttum ve yürümeye başladık.

Birkaç mağaza gezdik ona bir sürü şey aldım. Sonra ona döndüm.

"Bir şeyler içelim mi?"

"Olur."

Bir kafeye oturduk ve kahve içtik. Birkaç dakika sonra kafeye gelen biri dikkatimi çekti. Tanıyınca seslendim.

"Hey, Miyeon!"




//

(G)i-dle enayisiyimm

Cok iyi grup

Dinleyin dinlettirin👍🏻

richHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin