18|Alırım Seni
Diğerleri eve geçer geçmez indiği arabanın kapısını yeniden açtı Hazal. Harun'un birkaç saniye durup ona baktığını gördü.
"Öne bin istersen."
Açtığı kapıyı geri kapadı. Yalnızca başını salladı, geçti oturdu şoför koltuğunun yanına.
Nereye gideceklerini bilmiyordu. İşleri bitince kızları köye bırakmışlardı. Harun bir yere gitmeleri gerektiğini söylemişti ama onların yanında neresi olduğunu söylememişti.
"Sizi almaya gelecektim, kusura bakma gelemedim bugün."
İçini kemiren soruyu o sormadan cevapladı Harun. Hoş Hazal'a kalsa asla soramazdı zaten.
Pek de ilgilenmiyormuş gibi başını kaldırıp öylesine salladı Hazal. "Estağfurullah Bey'im."
Nerede olduğunu sormak istedi soramadı. Elleri dizinde tırnaklarıyla oynadı bir süre. Suratının asıklığı fark edildi Harun tarafından ama ne diyeceğini bilemedi adam.
Öksürdü şöyle bir, dikkatini çekmek istedi.
"Ev bakıyordum bize. Aklımda bir yer vardı önce gidip bakmak istedim."Hazal'ın gözleri dizlerinden hızlıca Harun'a döndü. Cansız gözlerine can geldi sanki, hevesle baktı yüzüne.
"Bence güzel ama sen ne dersin bilemem. Şimdi gidelim de sen de bak dedim. Boyası yapılacak, çok işi yok ev temiz."
Başını salladı Hazal hevesle. Dudağı bir yana kıvrılmak için hazırda bekliyor ama utandığından çok da çaktırmamaya çalışıyordu. Evi olacaktı onun, kendi evi... Kocası olacaktı o da evin hanımı olacaktı, uzun yıllardır hayalini dahi kuramadığı bir şeydi bu.
"Ben beğenirim zaten." diye mırıldandı göz ucuyla Harun'un gözlerine bakıp.
Neşesinin yerine geldiği kıpır kıpır halinden belliydi. Dizlerini sallayıp durmasından arada dönüp göz ucuyla Harun'a bakmasından belliydi. Dudakları iki yana kıvrıldı Harun'un. Varabildikleri en kısa zamanda vardılar eve.
Önden Harun indi ardından Hazal vardı yanına. Uzun uzun ağaçlarla tahtalarla çevrili bahçenin kapısını açtı Harun.
Tahta kapı yerde sürünerek açılırken toprakta yarım bir daire çizdi. Ardını dönüp baktı Hazal'a. Gözleri hevesli hevesli etrafı inceliyordu. Mutlu oldu, Harun belki de uzun zaman sonra ilk defa bir şeyler için mutlu oldu.
En azından söylemese de gözlerinden anladı Hazal'ın sevincini. Ve bu sevinç Harun'u çok mutlu etti.
Peşinden minik minik adımlarla gelen kadını izledi göz ucuyla. Bir eli örme çantasını sıkıyordu. Gözleri tek katlı evin her bir yanını hevesle izliyordu. Dudakları iki yana kıvrılmış yanakları hafiften kızarmıştı. Harun'un bir adım ardında duruyor o yönlendirsin diye ileriye gitmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA
Historical FictionHafiften yaklaştı Yiğit. Bununla birlikte aynı anda geri gitti Dilruba. Yere bıraktığı bidona takılsa da Yiğit'e kalmadan toparladı kendini, azıcık utandı al al oldu yanağı. Öksürdü, soracağı sorudan emin olmayarak şöyle bir etrafta gezdirdi gözler...