19|Elma Ağacı
"Kııız! Çabuk olun anam!"
Telaşlı sesi duymasıyla eli ayağı daha çok birbirine girdi. Yıllardır çekmecenin bir köşesinde duran daha önce eline bile almadığı sürmeyi bıraktı çekyatın bir köşesine.
Bir dizini altına alıp daha düzgünce oturdu.
Camın hemen önündeki çekyata geçmiş elinde mavi çerçeveli kare aynayı tutarak mavi gözlerinin altına sürme çekmeye çalışıyordu.Bir kere denemiş becerememişti. Yengesi acele ettirdikçe elleri titriyordu. Zaten kalemin ucu gözüne girecek diye korkmaktan zar zor ikna etmişti kendini. Şimdi dokundukça gözleri gıdıklanıyor gibi oluyor Yiğit'e güzel görünmek için katlanmaya çalışıyordu.
Çiçekli tül perdeyi biraz araladı güneş daha iyi vursun diye. Elindeki aynayı çekyatın kenarında düz durdurmayı başardıktan sonra bir eliyle gözünü alttan çekiştirip diğer eliyle de usul usul sürdü sürmesini.
İşi bitince elindeki sürmeyi kenara koydu özenle. Bu gidişle daha lazım olacaktı ona.
Hafifçe geriye doğru çekildi, şöyle bir yan döndü dudaklarında kendinin bile inanmadığı ufak bir tebessümle baktı aynaya.Güzel olmuştu. Bugün biraz daha özenmişti kendine. Normalde öyle çok özenen süslenen biri değildi. Vakti olmuyordu buna. İçinden de hiç gelmiyordu.
Onu her fırsatta eksik yanlarından vuran insanlara ne güzel görünmek istiyordu ne de kendini birine beğendirmek istiyordu.
Ama şimdi en çok istediği şey olmuştu. Biri vardı, onu seviyor hor görmüyor güzel gözlerle bakıyordu. Ve işte Dilruba da ona güzel görünmek istiyordu.
O derin bakışları hep devam etsin istiyordu. O güzel gülüşü hiç solmasın ona bakarken dudağının kenarı hep bir yana doğru kıvrılsın istiyordu.
Çok fena alışmıştı ona. Şunca zamanda çok fena gönlüne girmişti bu yiğit.
Ona verdiği değer, görünce yüreğini işgal eden telaş hiç bitmesin istiyordu.
Dilruba değişmişti ve hep böyle kalmak istiyordu.Yiğit'in kendinden emin tavırlarını seviyordu Dilruba. Yanında kıpır kıpır deli dolu oluşunu başkasının yanında ağır bakışlarını seviyordu. Hayran hayran izliyordu öyle zamanlarda.
Sözünün eri oluşunu, ne yapıp ne edip her işi çözüşünü seviyordu. Bakışını seviyordu, gülüşünü seviyordu, duruşunu, geceleri yorgunlukla onca yolu gelip iki çift laf edelim demesini seviyordu. Bunca yıl onu bekleyen koca yürekli Yiğit'i seviyordu.
"Dilrubaaa!" Gülistan'ın hayret dolu bağırışını duyunca toparlandı hızlıca. Aynayı duvardaki çiviye takıp örtüsünün önünü düzeltti bir çırpıda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILCA
Historical FictionHafiften yaklaştı Yiğit. Bununla birlikte aynı anda geri gitti Dilruba. Yere bıraktığı bidona takılsa da Yiğit'e kalmadan toparladı kendini, azıcık utandı al al oldu yanağı. Öksürdü, soracağı sorudan emin olmayarak şöyle bir etrafta gezdirdi gözler...