7. Bölüm

379 23 81
                                    

Bölüm Şarkıları: Sezen Aksu - Ünzile.

                                     🦋

                                     🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                    🦋

   İnsanın önce bedeni mi terk eder, yoksa ruhu mu?

   Öyle bir çıkmazdaydım ki ne ruhum kalmıştı ne bedenim. Gittiğim bu yolda bedenim ve ruhum benden vazgeçiyordu. Geri geri adımlarım kendini peşi sıra koşmaya bıraktı. Burkulan bileğime
rağmen öyle hızlı koşuyordum ki bir an dursam beni yakalayacaklardı sanki. Öyle hızlı koşuyordum ki ölüme kucak açıyordum sanki.

   “Hey!” diye bir ses geldi ardımdan ve sonra hızlı hızlı adım sesleri. Kaç taneydi bilmiyordum. Tek bildiğim birden fazla kişi olduklarıydı. Korkuyla gözlerimden yaşlar feryat ederken biraz daha fazla hızlandım. Bileğimin acısına dayanamıyor ve gitgide hızlandığımı sanırken yavaşlıyordum. Bir şeye takıldım, neye bilmiyorum. Fakat başımı bir kez daha sertçe yere vurduğumda acıyla haykırdım.

   Ağlıyordum. Bağıra bağıra, çığlık ata ata, önünü sonunu düşünmeden ağlıyordum. Çaresizdim. O kadar çaresizdim ki çaresizliğin kokusunu taşıyordum üzerimde. O kadar çaresizdim ki yok oluyordum bu kalabalığın içerisinde. Oysa benim bir ailem vardı. Ben neden yalnızdım ki? Çok mu zor gelmişti babama biraz saçımı okşayıp şefkat göstermek? Çok mu zor gelmişti anneme elimden tutmak? Çok mu zor gelmişti dünyaya, nefes alıyor olmam?

   “Dayaktan uslanalı
   Hiçbir şey sormuyor”

   Kalbim kasılıyordu.

   Alışılagelmiş bir şekilde, kadınlar ezilmeye mahkûmdu bu dünyada. Tacize, tecavüze uğramaya, dövülmeye, psikolojik şiddette, öldürülmeye, daha kendi çocukken gelin edilmeye mahkûmdu kadınlar.
   Kadınlar, dünya üzerinde nefes alırken değil; toprağın altında nefessiz kaldığında mutlu oluyordu insanoğlu.
   Şarkıda da dediği gibi; Ünzile, kaç koyun ediyordu?

   “İyi misin?” Kulaklarıma dolan sesle anında doğrulmaya çalıştım fakat beceremedim. Bunun yerine “Dokunma!” diye bağırdım. Gözlerimi açınca göreceklerimden korkuyordum; bundandır ki açamıyordum gözlerimi. “Tamam,” dedi sesi kulaklarıma erişen yabancı. “İznin olmadan sana dokunamam zaten,” diye devam etti. “Sadece bir bana bakabilir misin?” diye sordu bu kez. Hıçkırıklarımla beraber gözlerimi yabancının gözlerine kilitlediğimde, alnım ve şakağım arasında gidip geliyordu koyu kahve bakışları. Biliyordum, oluk oluk kan vardı. “Bana adını söyleyebilir misin?” diye sordu. Başımı iki yana salladım. “Peki.” dedi gülümseyerek.

   “Bak… Ben Arjîn… Arjîn Süvari. Yanımdakiler ise arkadaşlarım; Ilgın Demir ve Baran Süvari. Korkmanı gerektirecek bir durum yok. Sana zarar vermeyeceğiz. Senin başın kanıyor ve ben doktorum. Sana müdahale etmek istiyorum. Bana izin verir misin?” O bana yatıştırıcı bir şekilde bakarken, ben ona nasıl baktığımı bilmiyordum. Süvari. Arjîn Süvari.
Baran Süvari. Süvari aşireti.

ÜNZİLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin