Merhaba, biriciklerim. 🦋🩵
Ufak adımlarla ilerliyoruz, gelecek olaylara karşı. Keyifli okumalar. 🦋🩵
Bölüm Şarkısı: Zara - Sele Gitti (Ağıt) / Sezen Aksu - Gülümse.
(Süvari Aşireti...)
(Yazardan…)
Ölümler... Her şeyi sıfırlayan, çoğu insanın sapasağlam evini başına yıkan; en bedbaht şeydi.
Hele ki o evin başına yıkıldığı kişilerden birisi, ölenin annesi ise…
Ellerini oturduğu soğuk betonda dizlerine vuruyor, yolunmaktan topak hâline gelmiş
saçlarını asla umursamadan daha da çekiştirerek haykırmaya devam ediyordu, Nazenin.Anneydi o. Bedeni buzlu bir suyun içerisinde savaş verirmişçesine hissettirirken, yüreği kor ateşlerde yanıyordu.
Odasındaydı… Kendi odasında değil, daha üç gün önce ruhu, bedeninden koparılan
oğlunun, Berzan’ının, odasında yatağının aşağısındaki soğuk betona oturmuş acı acı
ağlıyordu genç kadın.“En masumundan en suçlusuna…” diye haykırdı daha az evvel susmasına rağmen.
Gözyaşları boğazından bir isyanın serzenişi misali dökülüyordu. “Hepsi teker teker ödesin oğlumun canını… Dilerim Allah’tan diri diri yanar tüm Aziz aşiretinin her bir teli.”“Yapma, Nazenin,” diye mırıldandı yanında oturan, kendisini o günden beri tek bir dakika bile yalnız bırakmamış eltisi Avbin. “Harap ettin kendini, ardında daha iki tane çocuğun var. Onlar için güçlü dur.”
“Duramam,” diye bağırdı Nazenin. Başını havaya kaldırdı usulca. O an başka bir insan, orada yalnızca beyaz bir tavan görebilirdi ancak Nazenin, oğlunun yüzünü görüyordu. Her bir detayıyla, en ufak çizgisine kadar dahi kendisine benzeyen oğlu… “Karagözlümü aldılar benden, ben kendime neler etmeyeyim? Anasının kınalı kuzusunu gencecik yaşında toprak sarmış, anası burada nasıl rahat etsin?”
Nazenin’in ağlayışları tüm konağı doldururken, her bir yürekte ince sızılar çizerek yol alıyordu acı. Annesinin ağlayışlarını yakından duyan, usulca ağabeyinin odasının kapısı önüne çökmüş, dizlerini karnına doğru büken Şilan, içinde bastırmadığı suçluluk ve utanç hissiyle yanıp tutuşuyordu.
O günden beri tek damla gözyaşı dökememişti dışına. Ağlamayı, ağabeyine utanç sayıyordu. Dudakları arasından birden küçük bir hıçkırık kaçıverince hızla ayağa kalktı ve kendini odasına kapattı.
Konuşamıyordu kimseyle. Korkuyordu, utanıyordu, üzülüyordu.
Ağabeyinin kendisi yüzünden öldüğünü düşünüyordu.
Berzan, Süvari aşiretinde herkesin bam teliydi.
Öte yandan konak, Berzan’ın ölüm haberiyle sarsılmışken bunu hâlâ bilmeyen tek bir kişi vardı: Berzan’ın sırdaşı, bir diğer kardeşi fakat kardeşten de ötesi… Baran.
İstanbul’daki evinde arkadaşlarıyla derin bir sohbet içerisindeydi, Baran ağabeyinin ölüm haberini almadan dakikalar önce. Evet, üzerinden üç gün geçmişti ağabeyinin ölümünün ancak kimse ona söylemeye cesaret edememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜNZİLE
Ficción GeneralAziz aşiretinin en küçük torunu olan Sevil, amcasının oğlu Ciwan'ın, Süvari aşireti ağasının torunu Berzan'ı öldürmesiyle Sevil, Süvari aşiretine kan karşılığı olarak gelin verilir. Bu, bir kız çocuğunun hikâyesi. Bu, Sevil'in hikâyesi. ...