threeteen

63 7 5
                                    

Öğlen vakitlerine doğru müşteriler çoğalırken ders çalışmayı bırakmış hepimiz bir köşede müşteriler ile ilgilenmeye başlamıştık. Yiğit bazı hafta sonları yardıma gelirdi teyzesine ancak bu sanki ilk seferiymiş gibi çok yabancı geliyordu bana. Çok heyecan verici ve kafayı yemelikti hissettirdiği...

"Mihri?"

"Ha?"

"Kalemi ters tutuyorsun."

Yiğit'in dediğiyle kaleme bir bakış attım. Dediği gibi kalemi ters tutuyordum ve üstelik karşımdaki müşteri de gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Allah'ım hemen şimdi öleyim.

"Dalmışım ya." diyerek zoraki bir gülümseme bahşettim. Ardından siparişi dinlememiş olduğum aklıma geldi ve zaten iki kez sormuştum adama. Bir daha asla soramazdım yoksa mal gibi görünürdüm. Zaten öyleydim de... Neyse.

"Siparişiniz hemen geliyor." diyerek mutfağa fırladım. Şimdi atıp tutma vaktiydi! Allah'ım bu kuluna güç ver. Sallama işinde de aşırı kötüydüm. Denemelerde de üç tane sallardım dördü tutmazdı. O derece.

Tezgahtaki keklere ve tatlılara dönüp sesli düşünmeye başladım.

"Şimdi, adam lacivert tişört giymiş. Saçları da sarıydı. O zaman net Fenerbahçe'li. Fenerlinin yüzü gülmez aga. Ağlayan kek tam onluk." Harbiden mantıklı gelmişti bu bana.
"Aferin lan Mihri." diyerek kendimi de kutladıktan sonra servis tabağı almak için arkamı döndüm. Döndüğüm gibi Ormantik herifim ile yüzleşmem yok mu?!

"Fındıklı kek ve vişne suyu."

"Ne saçmalıyorsun sen be?"

"Sipariş, fındıklı kek ve vişne suyu. Ayrıca Fenerbahçe 'li değilmiş adam, Galatasaray bilekliği vardı."

"Hatasından dönüp Fenerli olur bir gün inanıyorum." dedim tabağı hazırlarken.

"Asıl o zaman hayatının en büyük hatasını yapmış olur." dedi sataşarak. Ben şimdi bu bıçağı batırmaz mıyım? Yok, batırmam.

"He, öyledir." deyip hazırladığım siparişi vermek üzere mutfaktan çıktım. Fenerbahçe 'li sandığım ancak Galatasaray 'lı çıkan müşretim beni görünce gülümsemeye başlamıştı. Ben de gülümseyerek karşılık verdim.

"Kusura bakmayın, biraz geciktim." dedim servisi yaparken.

Adam tabağa iştahla gömülürken cevap verdi.

"Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım. Bayağı da dalgındınız." dedi camış gibi yerken. Maşallah.

"Ah, evet kusura bakmayın lütfen." dedim. Adam kıtlıktan çıkmış gibi yiyordu. Belli ki seviyordu da.

"Üzümlü keke bayılıyorum gerçekten, burada ayrı güzel yapılıyor." dedi ağzı doluyken. Resmen bir dakikada bitirmişti keki.

LAN!

KEK FINDIKLIYDI! NASIL FARK ETMEDİ.

"Efendim yalnız kek üzümlü değil, fındıklı-" hayretle suratıma baktı ve çatalı ağzına götürecekken vazgeçti. Yüzünü ekşitti ve boğazını tuttu.

Ananı avradını, ne oluyor?

"Size özellikle fındıklı olmasın kek dedim! Fındığa alerjim var ve hayvan gibi yiyip bitirdim resmen!"

"Evet ya harbiden nasıl yedi- ah, yani. Ne demek alerjim var?"

Ben işte şimdi sıçmıştım. Allah belanı vermesin Yiğit! Bir de havalı havalı 'fondoklo kok vo voşno soyo' demişti...

Ocağıma incir ağacı diktin Yiğit, ben seni yemez miyim şimdi?

...

Minik yıldıza basmayı unutmayalım ⭐



Ormantik Herif'im ■Yarı Texting■Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin