25

151 8 7
                                    

Felix'ten:
Uyandığımda, bir hastane odasında olduğumu farkettim. Gözlerim anında bizimkileri buldu. "Felix" dedi Chan bana doğru koşarak. "Şimdi nasılsın?" dedi Jisung endişeyle. Bizimkileri gördüğüm an gözlerim doldu.

O yoktu, o gelmemişti, o artık gitmişti. "Felix lütfen yapma böyle" dedi Jisung hüzünle. "O gitti Jisung, o gitti" dedim ağlayarak. "Evet Felix o gitti ve bence artık sende kendi yoluna bakmalısın" dedi Minho sinirle. Evet sinirlenmekte haklıydı.

O belki Hyunjine, Jisungtan daha çok değer veriyordu. Belki değilde zatende öyle. Zaten bana sinir oluyordu, birde bencilce böyle yapınca sinirlendi tabi. Çünkü en yakınının canını fazlasıyla yakmıştım.

"Minho" dedi sinirle Jisung. "Ne var Jisung, ne var, bu zamana kadar zor tutdum kendimi zaten, Hyunjine söz verdiğim için ama artık dayanamıyorum, ona iyi davranmamı bendeb bekle" dedi sinirle.
Daha sonra hiç bir şey söylemeyip odadan çıkmıştı.

Ne yani Hyunjin, onu bana kötü davranmaması için uyarmışmıydı? Gerçekten onun kalbine hayrandım. Benim güzel kalplim. "Jisung o gelemez mi, onu bana getiremezmisin? dedim hıçkırıklarımın arasında.

"Felix onunla konuşurum" dedi hüzünle. Oda biliyordu bu durumun imkansız olduğunu. "Jisung sakın öyle bir şey yapma" dedi sinirle Changbin. "Neden hepiniz düşman gibisiniz?" dedi sinirle Jisung. "Biz düşman değiliz Jisung, biz kızgınız vaktinde evet deseydi, hiç bir şey böyle olmayacaktı." dedi Seungmin sinirle.

"Jisung cidden çok haklılar, evet kendim mahvettim ve onu çok seviyorum, sizden beni affetmenizi bekleyemem, hiç olmazsa pişman olduğumu görün" dedim hüzünle. Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Bence haklılardı tabi.

Chan'ın telefonu çalınca endişeyle dışarıya çıktı. Arayan Hyunjinmiydi? Ah hayır gerçekten tam bir salaktım. Bunu nasıl düşüne bilirdim. Hyunjin'in umrunda bile değilim. Doktor içeri girince, Jisung son kez bana gülüp, odadan çıktı. Diğerleri zaten odadan çıkmışı.

Doktor serum takarken, Chan içeriye girdi. Serumun takılı olduğunu görüp, yeniden dışarıya çıktı. "Evet serum takıldı, gele bilirsin" diye bir fısıltı duydum Chandan. Tanrım lütfen o olsun. Doktor odadan çıktığı an serumu kolumdan çıkarıp, sadece kolumun üstüne yapıştırdım.

Eğer gerçekten gelecekse her şeyi göze alırdım. Kapının açılma sesini duyduğumda, hızlıca gözlerimi kapattım. Gelen Chandı galiba. "Evet çabuk uyudu, hemen gel, bizimkilere açıklama yaptım, özellikle Minho çok kızdı ama daha sonra anlayış gösterdi" dedi Chan fısıltıyla.

Bu Hyunjindi. O beni görmeye gelicekti. Gözlerim istemsizce dolarken, kendime hakim olmak zorundaydım. Yaklaşık 10 dakika sonra kapı yeniden açılınca, bu sefer burnuma gelen tanıdık kokuyla gerçekten gelenin o olduğunu anladım.

Ağır adımlarla yanıma geldi ve ellerimi tutdu. O an gözlerimi açtım hemen. "Felix" dedi şok içinde. Benim ise gözlerimden yaşlar akarken, hemen ona sarıldım. "Üzgünüm, senin geleceğini anladığım için çıkarttım serumu kızma bana nolur" dedim ağlayarak.

"Ağlama nolursun ağlama kahroluyorum" dedi hüzünle Hyunjin. "Asıl gittiğini söylediklerinde ben kahrolmuştum" dedim hüzünle. "Neden bunu kendine yaptın, hemde sırf benim için" dedi sinirle. "Sen benim herşeyimsin Hyunjin, sen benim en saf duygularla sevdiğim tek adamsın, sensiz ben bir hiçim, ya seninle ya da hiç" dedim ağlayarak.

"Kahretsin, özür dilerim" dedi hüzünle. Artık o da ağlıyordu. Tutamamıştı kendini işte. Ne kadar güçlü olsada, Hyunjin'i çok iyi tanıyordum. "Hala beni seviyorsun" dedim ağlayarak. "Kahretsin evet" dedi hıçkırarak. Elimi yanağına götürüp, usulluca okşadım.

"Lütfen bana bir şans ver" dedim ağlayarak. "Felix" dedi gözlerini sıkı sıkı kapatarak. "Bana zaman ver buradan gidip düşüneyim, lütfen bana zaman ver Felix, buradayken her yer her bir köşe seni anımsatıyor bana yapamıyorum, burada nefes alamıyorum" dedi hüzünle.

"Geri gelicekmisin Hyunjin" dedim ağlayarak. "Asıl sen beni bekleyeceksin" dedi endişeyle. "Hep bekleyeceğim" dedim ağlayarak. "Bana söz ver 1 ay olmadan geri döneceksin ve benden başka hiç kimseyi sevmeyeceksin bana bir söz ver yoksa ben mahvolurum Hyunjin" dedim ağlayarak.

"Çabuk geri dönücem, sence senden başkasını sevsem bu zamana kadar sevmezmiydim, olmuyo işte, hani söyledin ya sen benim en saf duygularla sevdiğim ilk kişisin diye, şu an benden neden kopamadığını anlıyorum, çünkü bende senden bu sebepten kopamıyorum" dedi ağlayarak.

"Öpebilirmiyim" dedim merakla ona bakarak. Güldü, hemde ağlayarak güldü. Başını sallamıştı sadece. Uzandım ve o güzel dudaklarını öpmeye başladım. Tüm nefesini içime özlemle çekiyordum. Şu an mutluydum. Onun bana geri geleceğini biliyorum.

Eğer beni sevmeseydi, cidden yeniden Fransa'dan Kore'ye gelmezdi. Hemde Fransa'ya ilk ayak bastığı an, benim haberini duyduğu an geri dönmüştü. Bu söylediklerine şaşırsamda, yeniden yapıştım o güzel dudaklarına. Yeniden ve yeniden. O gün sarılarak uyuduk, sanki kaç yıllık sevgiliymişiz gibi. Hissediyorum, bizide sonsuz bir birliktelik bekliyor....

___________

Yeni bölüm 🥟

Unut beni /HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin