Aşağı indiğimde kızlar neredeyse masayı hazırlamıştı. Hepsinin kıyafeti dün giydiği kıyafetle aynıydı.
Yine kırmızı kısa elbiselerini, topuklu ayakkabılarını giymişlerdi. Saçları ve makyajları da dün ile tıpatıp aynıydı.
Bu kızlar her gün bu şekilde mi giyiniyorlardı yoksa?
İşin ilginç kısmı onlar benden erken kalkmıştı. Burası belliydi. Aynı zamanda ben aşağı indiğinde masa neredeyse hazırlanmıştı.
İyi de bütün bunları yaparlarken beni niye çağırmamışlardı? Neden onlar uyandıkları vakit beni de uyandırmadılar?
Beni onlardan farklı kılan neydi?
Emre beni kaçırdığı gün sen diğerlerinden farklısın demişti. İyi de ben niye onlardan farklıydım?
Beni onlardan farklı kılan şey neydi? Bu düşünceler kafamda dolanmaya devam ediyordu. Masa hazırlandı. Bütün kızlar masaya oturdu. Ben de hemen yerime geçtim.
Emre yine takım elbisesi giymiş şekilde masaya oturdu. Yine o iğrenç gülümsemesini yaptı.
"Günaydın kızlar."
"Günaydın Emre Bey"
Bu sefer ben de onlara katıldım.
Emre bana başını dönerek nefret dolu bakışlarla bana baktı. Yine onu istemediği neyi yapmıştım acaba?
"Sen niye diğerleri gibi olmadın!" dedi.
Neyi kastettiğini anladım. Çünkü hepsi aynı giyinirken ben normal günlük kıyafetlerle inmiştim aşağı.
"Emre bey kusura bakmayın. Bir daha olmaz" dedim sesim titreyerek.
"Kusura bakarım. Anladın mı kusura bakarım. Ben sana daha kaç defa söyleyeceğim. Bu evde benim kurallarım geçer başkasının değil anladın mı?"
"Çok özür dilerim Emre bey bir daha olmaz"
"Bu yaptıklarının bedelini ödeyeceksin Melis, hem de öyle bir ödeyeceksin ki 'Ne olur bırak artık sana yalvarırım!' diye bağıracaksın. İşte o zaman ben sana daha da işkence yapmaya devam edeceğim göreceksin!"
Bunu dedikten sonra masadan sinirle kalktı ve yukarı kata çıktı. Az sonra kapı çaldı. Evin her tarafı demirle çeviriliydi.
Buraya birisi nasıl gelebilecek ki?
Kapı çaldıktan sonra Emre aşağıya indi kapıdaki kişiye" Sonunda gelebildin! "dedi.
İçeriye uzun boylu, spor tarz takılan ve kumral saçlı bir erkek girdi.
Benimle yaşıt olduğu belliydi. Büyük olasılıkla o da 18, 19 yaşlarındaydı. Oldukça çekici gözüküyordu.
Emre bir ona bir de bizlere baktı. Defalarca yapmaktan bıkmadığı iğrenç gülümsemesini yaptı.
" Evet kızlar bu delikanlı benim kardeşim. Aramızda çok yaş farkı yok. Ben ondan sadece 4 yaş büyüğüm öyle değil mi?
Çocuk gülümseyerek
" Evet abicim, öyle " dedi.
Çocuğun gülümsemesinden zoraki gülümsediğini anlayabiliyordum.
Sanki bu durumdan rahatsız oluyordu ama dile getiremiyordu.
Emre yine o iğrenç gülümsemesini yapmaya devam etti.
"Evet kızlar, kardeşim birkaç haftalığına burada kalacak. Ona çok güzel hizmet edin. Bir dediğini iki etmeyin anlaştık mı?"