Emre beni öldürmeyecekti. O bana İŞKENCE edecekti!
Çok korkuyordum. Ne yapacaktım şimdi?
Belki de beni İşkence çektirip öldürecekti!Böyle daha fazla zevk alırdı bu manyak! Etrafıma baktığımda bütün her yer kan içindeydi!
Burada birden fazla insan ya öldürülmüştü, ya da insanlara İşkence yapılmıştı!
Bu iğrenç odanın tam ortasında bir sandalye vardı. Ama bu sandalye normal bir sandalye değildi.
Sandalyenin kenarlarında kelepçe gibi bir şey vardı. Ayağımızı koyduğumuz bölümde de aynısı vardı.
Belki de insanları bu sandalyeye bağlayıp işkence çektiriyordu!
Emre oradaki sandalyeye doğru ilerledi. Adım atarken yerdeki kanlara basıyordu.
İğrenç bir ses çıkıyordu ortaya.Zaten oda kan içindeydi. Duvarların üstüne et parçaları yapışmıştı.
Emre sandalyeyi göstererek
"Melis, hadi gel ve bu sandalyeye otur!" dedi.
Bunları söylerken yine o iğrenç gülümsemesi yüzünden eksilmiyordu.
Ben neredeyse ağlayacaktım. Gözlerim dolmuştu...
"Emre ne olursun, bırak gideyim..."
Bunları söylerken sesim titriyordu.
Emre ise bana daha acımasız bir şekilde baktı.
"Bu yalvarman çok hoşuma gidiyor Melis. Hani sabah bana atar gider yapıyordun! Şimdi ise bacaklarının titremesinden dolayı yerinde düzgün bile duramıyorsun!"
"Emre yalvarırım, ne olur yapma! Ne olur, ne olur..."
Emre bana tekrardan sandalyeyi gösterdi.
"Melis, lütfen bu sandalyeye otur yoksa ben seni zorla oturacağım!"
Ben korkumdan hiçbir şey diyemedim. Bacaklarımın titremesini engelleyemiyordum bile...
Yavaşça sandalyeye doğru yaklaştım ve oturdum.
"Aferin Melis, işte böyle!"
Yanıma daha da yaklaştı. Çok korkuyordum...
"Merak etme Melis, sadece ellerini ve ayaklarını hareket ettirmemen için bağlayacağım."
Sandalyenin kenarında bulunan kelepçeleri sırayla ellerime bağladı. Sandalye de ayağımı koyduğum yerde ayak bileği bağlamak için bir kelepçe vardı. Onları da bağladı.
Bütün bunlar olurken hiçbir şey yapamadım. Sanki vücudum kaskatı kesilmişti!
Emre hem ellerimi hem de ayaklarımı bağladıktan sonra güldü.
"İşte oldu güzel kız."
Ben artık nefesim tükenmiş bir halde
"Ne olur, bırak gideyim..."
Emre benim gözlerimin içine baktı.
"Aaa, dur eğlence daha yeni başlıyor!"
Eğlence mi? Demek insanlara işkence çektirmek onun için bir eğlenceydi!
"Emre ne saçmalıyorsun, eğlence mi bu yaptığın sence?"
"Benim eğlence anlayışım bu!"
Bunu dedikten sonra bana yaklaştı. Vücudum yine titremeye başladı.
Zaten titreyen vücudum, daha da çok titremeye başlamıştı...
Bana artık o kadar yakındı ki nefes alış verişini duyuyordum!