dövmeci || Nichojoo

15-final

3 yıl sonrası

Nicholas

"Euijoo! Neredesin? Geç kalacağız bak."

"Kravat seçemedim!!"

"Geliyorum bekle."

Yarıya kadar açık gömleğini iliklerken merdivenleri teker teker çıktım.

"Bugün geç kalmamamız gerekiyor. Biliyorsun, değil mi?"

"Maki ve Harua ne yaptı? Gitmişler mi?"

"Çoktan oraya varmışlar. Tören 1 saat sonra başlayacak."

Eline aldığı onlarca kravatı bana doğru salladı.

"Seç birini, hem kendine hem bana."

"Sade olanlar olsun o halde." siyah ve lacivert renkli iki kravatı ellerinin arasından ayırdım ve yatağımızın üzerine bıraktım.

"Senin zevkine güveniyorum bak."

"Ne giyersen yakışacak, bunu sen de iyi biliyorsun Euijoo."

"Abartma istersen."

"Abarttığım yok. Üzerini giy önce."

Oflayarak dolaba döndü ve üç takım elbise çıkardı.

"Hangisi?"

"Giyeceğine de mi karar veremedin? Nasıl bu kadar kararsız olabiliyorsun Euijoo?"

"Ben yıllar önce vermem gereken en büyük kararı verdim. Şimdi kararsız biri olmam hep onun yüzünden."

"Öyle miymiş?"

"Öyle tabi."

Benimkiyle aynı renk olanı elinden aldım.

"Bunu giy."

"Her yerde çift olduğumuz belli olsun istiyorsun, değil mi?"

Sinsice sırıttım.

"Sen iflah olmazsın. Bu sürede alnıma bir 'Nicholas'ın sevgilisiyim' yazmadığım kaldı. Daha kime neyi, nasıl belli edebilirim?"

"Aslında güzel fikirmiş. Alnına 'ben Nicholas'ın sevgilisiyim' yazalım bir ara."

Yataktaki yastıklardan birini kafama fırlattığında, ikimiz de gülmeye başladık.

"Şakaydı ya, neden fırlatıyorsun?"

"Şaka olduğunu hiç sanmıyorum, aptalsın sen yaparsın."

"Senin aptalınım, yaparım tabi."

"Bırak zevzekliği, git kravatını bağla."

"Bunu bana daha gömleğini bile giyinmemiş biri mi söylüyor?"

"Giyinmemiş halimi daha çok beğenen birinden bu söz biraz ironik değil mi?"

Öksürmeye başladım. Kazandığı zaferle gülümsedi ve gömleğini üzerine geçirdi. Hızlıca düğmelerini ilikledi ve benim savaş verdiğim kravatı elimden alarak güzelce bağladı.

"Yıllardır bir kravat bağlamayı öğrenemedin sen de."

"Kravatımı sadece bileklerine bağlamayı seviyorum da ondan." bu sefer öksürme sırası ondaydı. Puanı ben kapmıştım.

"Git saçını yap, ben de üzerimi giyineyim. Burada dikkatimi dağıtıyorsun."

"Kovuyor musun beni?"

"Bir de soruyor musun?"

"Çok kırıcısın sen. Ayrılalım."

"Çok aptalsın sen. Ayrılalım."