2. Kitap/ Bölüm Beş: Savaşın Öncesi

8.3K 734 846
                                    

Seçim yapacak durumda değildim ama Lena'nın berbat fikrini duyduğumda söylediğim ilk şey, "O kendini beğenmiş ressam bozuntusuyla asla evlenmem," oldu. Doğmamış bebeğini rüyasında gören ve huşu içinde güzelliğinden bahseden kadın birkaç saniye içinde kavgacı, cırtlak Kitana'ya dönüştü.

Kaşlarını hafifçe çattı. "Leonardo iyi biridir."

"Onunla ilk karşılaştığımızda yaptığı ilk şey beni aşağılamaktı."

Gözlerini abartılı bir şekilde devirdi. "Diğerlerinin senin arkandan söylediklerini yüzüne karşı sarf edecek cesareti olan bir adam," diyerek ressam bozuntusunu savundu. "Bu onu cesur ve karakterli biri yapar."

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "O olmaz, Lena," derken ses tonum kendimden emindi. "Zirakov'a ihanet ettiğim için benden öyle nefret ediyor ki beni dövmeye bile kalkabilir. Üstelik gerçekleri anlatmakla tehdit eder ve sessiz kalmak zorunda kalırım."

Sarf ettiğim her bir kelimeyle gözlerindeki dehşet kuvvetlenerek arttı. "Leo'nun ne olduğunu sanıyorsun?" diye sordu. "Acımasız bir cani mi? O bir ressam, Kitana. İnce ruhlu biridir ve asla bir kadına el kaldıran karaktersiz erkeklerden değildir. Üstelik çocuğunu sahipleneceğinden eminim."

Bu adam hakkında fikir sahibi olmak için onu Lena kadar iyi tanımama gerek yoktu. Boğazım kururken, "Mümkünü yok, Lena," diye ısrarımı sürdürdüm. "Benimle tanıştığında benden o kadar iğrendi ki hiçbir kuvvetin onu bana böyle bir iyilik yapmaya itemeyeceğine eminim."

  Dudaklarını ıslattıktan sonra başını öne eğdi. Elleri geceliğinin eteğiyle oynarken, "Ben istersem yapar," dedi. Başımı tekrardan iki yana sallayıp reddedecektim ki Lena'nın yanaklarında beliren kızarıklık beni durdurdu ve o an zihnimdeki boşluklar yapboz parçaları misali doldu.

Lena, bu Leo denen adamdan fena halde hoşlanıyordu ve şimdi onunla evlenmemi söylüyordu. "Lena," diye mırıldandım ama bu fedakarlığı karşısında ne söylemem gerektiğini bilemedim. Tüylerim diken diken olmuş, bedenimi hafif bir titreme sarmıştı ama bunun sebebinin soğuk olmadığına emindim.

Neler olduğunu anladığımın farkındaydı. "Sorun değil," dedi ama gözleri aksini söylüyordu. Ardından sanki sadece kendisinin farkında olduğu komik bir espri varmış gibi güldü. "Aslında baksana, belki de onunla iyi anlaşırsınız." Onun kadar eğlendiğimi söylenemezdi. Kaşlarım çatıldı ama o söylediklerinden rahatsız olduğumu fark etmedi. "Sonuçta Vincent'le de evlenmeyi istememiştin ve ona âşık oldun. Belki Leonardo'yla olan evliliğin de sandığından iyi sonuçlanabilir."

"Böyle şeyler söyleme, lütfen."

Tüm kelimelere sert vurgular yaparak söylediğim cümlem onu etkilemişe benzemiyordu. "Belki zamanla birbirinize âşık olursunuz."

Kendine gelmesi için dirseklerinden tutup hafifçe sarstım. Ürkerek gözlerini benimkilere sabitleyince orada olduğumu yeni mi fark etti acaba diye düşünmeden edemedim. "Hayır, Lena," dedim kararlılıkla. Evet, bu kadın bana yıllardır nefretten başka bir duygu göstermemişti ama sevdiği adamı kocam yapacak kadar şuursuz değildim. "İstemiyorum."

Kasılan çenesi sıktığı dişlerini açık ediyordu. Ona gösterdiğim merhametin zerresi yoktu bakışlarında. Bileklerime vurarak aramızdaki küçük teması sonlandırdı. "İstemeyip ne yapacaksın, küçük şımarık?" Aniden çıkışması afallamama sebep olsa da ifadesizliğimi bozmadım. "Bebeğini ayrı, seni ayrı öldürmelerini kabul mü edeceksin?"

Kaşlarım çatılırken başka bir seçenek aradım. "İlla onunla evlenmem gerekmiyor."

Sahte bir takdirle dudaklarını büzdü. "Mesela kim?" diye sorarken kaşları ilgiyle çatıldı.

KAYBOLMUŞ RUHLAR SARAYI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin