13

140 14 14
                                    

Yavaş yavaş akşam oluyor, hava hafiften kararıyordu. Bahçede oynayan çocuklar, banklarda, çardaklarda oturan çiftler artık evlerine gitmişti. Biz ise Yuna yanımıza geldikten sonra yarım saat içerisinde pastayı hazırlamıştık. Salondaki o kocaman masayı çeşitli abur cuburlarla doldurmuştuk. Ve şu anda pastanın üzerine mumlar diziyordum. Yuna bizim saçımıza tokalar takıyordu ve Ryujin mumları yakıyordu.

"Hadi bakalım doğum günü kızı. Geç ortamıza."

Ryujin Yuna'ya yer ayırmak için kaydı. Yuna gözlerini kapattı, ve kısa bir süre sonra mumları üfledi. Beraber alkışlamaya başladık.

Yuna heyecanlıydı,huzurluydu,yüzü gülüyordu. Belli ki doğum gününü seviyordu. Acaba nasıl bir histi, zorla getirildiğin dünyada doğduğun günü sevmek? Nasıl bir histi acılarını affedip mutlu olmak? Hayatını kendine zehir etmemek? Keşke bilseydim.

Dünya bana hiçbir zaman o hissi tattırmamıştı.

Yuna mumlarını üfledikten sonra sıra hediye vermeye gelmişti. Hediyem vardı, çünkü Ryujin ile beraber okul çıkışında hediye almaya gitmiştik.

Ayakkabılığın önümdeki çantama doğru ilerledim. Hediye paketimi aldım ve Yuna'nın yanına gittim. Yuna çoktan Ryujin'in hediyesini açmıştı. Ryujin ona çok güzel,büyük bir kar küresi almıştı. Gerçekten de hoş duruyordu. Hediyeyi görünce Ryujin'e sarıldı.

"Çok teşekkür ederim. Gerçekten çok beğendim!"

"Seveceğini biliyordum."

Sıra bana geldi ve ben de hediyemi Yuna'ya uzattım. Benimki biraz daha küçük bir hediyeydi, ama Yuna'nın beğeneceğinden emindim.

Yuna paketi yavaşça açtı ve küçük kutunun kapağını kaldırdı. Ona aldığım Ordike çiçekli küpeleri ve yüzüğü görünce gözleri parladı. Hemen kollarını boynuma doladı. Ben de ona karşılık verdim.

"Ordike çiçeğini bu kadar sevdiğimi nereden biliyorsun Yeji?"

"Kızım salak mısın? Okulda tim gün Ordike çiçeğini ne kadar çok sevdiğinden bahsediyorsun!"

Üçümüz de bu söylediğime kahkaha attık. İnsanları mutlu etmeyi çok seviyordum. Sevdiklerim mutlu olunca ben de mutlu oluyordum. İyilik yapmak çok güzel bir şeydi. Hiç zahmetli değildi, zaman kaybı değildi. Keşke herkes iyi olsa. Ne kadar güzel olurdu hayat değil mi?

Günün geri kalanı çok çabuk geçti. Önce pijamalarımızı giyip film izledik. Daha sonra şarkılar açıp dans ettik. Cilt bakımı yaptık, yüzümüze maskeler, kremler sürdük. Kutu ve video oyunları oynadık. Beraber bir sürü şey yaptık. Gülmekten kendimizi yerlere attık, eğlendik, duygulandık, ağladık. Gerçekten çok eğlenceli geçen bir geceydi. Terapi gibiydi. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi ne kadar sevdiğimi şimdi fark ediyordum.

En son üçümüz de kendimizi koltuğa attık. Bir yanda Ryujin, ortada Yuna, diğer yanda da ben. Nefes nefese kalmış, birbirimize bakıp bakıp gülüyorduk.

Telefonuma uzanıp saate baktım. Gece 4 olduğunu görünce şok oldum. Onca saattir ayakta mıydık?

"Sanırım artık uyumalıyız." Dedim gülerek.

"Evet." Dedi Ryujin. "Sanki biraz fazla eğlendik."

"İsterseniz annem ve babamın odasında uyuyabilirsiniz. Siz gelmeden önce babam nevresimleri değiştirmiş."

Önce Ryujin'le göz göze geldik. Beraber aynı yatakta mı uyuyacaktık?

"Benim için fark etmez" Dedim.

The Library || RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin