14

122 12 10
                                    

Uyarı: Eğer şiddet içerikli yazılardan hoşlanmıyor ve hassassanız, bu bölümü atlayabilirsiniz!!!!

Ryujin

Kızlarla çok güzel vakit geçirmiştik.
Sabah uyandıktan sonra kahvaltı edip evlerimize gelmiştik. Tabii ki bu süreçte Yeji ile neredeyse göz göze bile gelmemiştik. İkimiz de utancımızdan tek kelime etmemiş, hatta birbirimizin yüzüne bakamıyorduk.

Günler çabucak geçmişti ve neredeyse 2 hafta olmuştu. Yine günlük hayatımıza devam ediyorduk. Fakat güzellikler yanında çirkinlikleri de beraberinde getiriyordu.

Lia gittikçe garipleşiyordu.

Her geçen gün daha da korkunç bir hal alıyordu. Artık teneffüslerde gizlice sınıfımıza girip tüm gün orada bir şekilde saklanıyordu. Resim öğretmenimiz yakalamasa hala yapmaya devam edecekti. Ve nedense hep Yeji'nin olabildiğince yakınına yaklaşmaya çalışıyordu. Yeji ise her geçen gün daha da korkuyordu. Onun için gerçekten endişeleniyordum.

Olumsuzluklar sadece sınıfta değil, kütüphanede de oluyordu. Kütüphanenin çatı katında resmen bir yaşam yeri bulmuşlardı.

Ve fotoğraf makineleri.

Yeji bana sürekli kütüphanedeyken garip sesler duyduğunu söylerdi. Gerçekten de doğru hissediyormuş.

Ve ben de şu an kütüphanedeydim.

Son yaşanan olaylardan sonra çok sinirli hissediyordum. Biri bana dokunursa anında onu parçalayabilirdim. Kütüphaneye kimse gelmiyordu. İçerisi çok sessizdi. Sadece Lia ve ben vardık. Lia lavaboya gideceğini söyleyerek gitmişti ve uzunca bir süredir tek başıma öylece oturuyordum. Fakat bir lavabo neden bu kadar uzun sürerdi ki?

Dayanamayıp yerimden hızlı bir şekilde kalktım ve hızlı adımlarla kütüphanenin mutfağına ilerledim. Çekmeceyi hızlıca açıp bir bıçak aldım. Bıçağı sımsıkı tutarken yansımama baktım. Aklımı kaybetmiş görünüyordum. Fakat aldırış etmedim

Çünkü şimdi yapmazsam bir daha asla yapamazdım.

Birinin gelmesine karşılık kütüphane kapısını içeriden kilitledim ve kütüphanenin lavabosuna doğru ilerledim. Adımlarım çok hızlıydı. Bıçağı sanki biri elimden çekecekmiş gibi sıkı tutuyordum.

Lavabo kapısına geldiğimde önce kapıyı dinledim. Lia'nın içeride olduğunu anlayınca büyük bir hışımla kapıyı tekmeledim. Lia ellerini yıkıyordu. Beni görünce korkmuştu. Fakat ben onun korkmasına bile fırsat vermeden hızlıca boğazına yapıştım ve onu duvara yasladım.

Gözleri korku doluydu fakat hiçbir tepki vermiyordu. Hiçbir şey söylemeden öylece bakıyordu. Çırpınmıyor, kaçmıyordu. Sadece yüzüme bakıyordu.

"Amacın ne?" Burnumdan soluyarak sordum.

Birkaç saniye bekledikten sonra ağır ağır cevap verdi:

"Ne demek ist-"

"Amacın ne dedim sana!" Gür bir sesle bağırdım ve tokat attım. Sesim o kadar gür çıktı ki ilk başta ben bile şaşırdım. Fakat bozuntuya vermedim.

Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Ağzını bile açmıyordu. Derin bir nefes verdim.

"Sen konuşacak mısın," bıçağı gösterdim. "Yoksa ben kendi yöntemlerimi mi kullanayım?"

Bıçağı görünce göz bebekleri büyüdü. Tam çığlık atacakken ağzını sertçe kapattım ve dizine sert bir tekme attım.

"Eğer çığlık atarsan işler daha da kötü olur."

The Library || RyejiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin