''Ben resmi olmayı tercih ederim'' deyip göz kırptığında tekrar kolumdan tuttu ve beni basketbol salonuna soktu. Onu itip temizlik odasına ilerledim. Nereden bulaşmıştım be bu salağa! Keşke o tekmeyi kendime atsaydım da bulaşmasaydım bu egoist manyağa. Odanın kapısını açtığımda içeriden Safiye Teyze çıkınca çığlık attım. Safiye teyze korkmuştu haliyle ''Ne bağırıyon kız!'' kalbimi tuttum. ''Altıma ediyordum Safiye teyze ya!'' güldü ve odadan çıktı elindeki cam sille ''Ne yapıyorsun burada?'' gözü arkama kayınca şaşkınca bana baktı ''Basketbol salonuna erkek mi atıyon kız yoksa?!'' kaşlarımı çattım. Yuh ama. ''Yuh! Daha neler!'' Meriç gülerek yanımıza geldi. ''Evet teyze beni buraya atacak bu kız'' kaşlarımı çattığım da Safiye teyzede kaşlarını çatıp elindeki cam sili Meriç'in kafasına geçirdiğinde hunharca güldüm.
Veliahtımızın Safiye teyzeden dayak yemesi komikti. Meriç inleyip kafasını tuttu. O da böyle bir şey beklemiyordu tabi. Safiye teyze kınayan gözlerle Meriç'e baktı ''Tüü! Terbiyesiz!Bu oğlan kim Melis?! Sevgilin mi yoksa?! Hiç yakıştıramadım sana'' kaşlarımı çattım ''Bizi bir evlendirmediğin kaldı Safiye teyze ya! Ne sevgilisi?! Ben bakar mıyım buna?'' Hayır tabi ki bakardım ama burada amaç Meriç'i ezmekti. Safiye teyze gülerken Meriç bana güldü ''Asıl ben sana bakmam'' gözlerimi devirdim bakmazsan bakma. Meriç hala kafasını tutarken kıkırdadım.
Safiye teyze bana döndü ''Kim bu o zaman?'' omuzlarımı silktim umursamazca ''okulun veliahtı'' deyip Meriç'e baktım. Kaşlarını çatmıştı. Safiye teyzede Meriç'e döndü ve Meriç'i baya bir süzdü. Bir ara herhalde kızına alacak falan iye düşünmedim değil yani o derece süzdü Meriç'i. ''Haluk Bey'im oğlu mu?'' dedi bana bakarak. Sanki Meriç'in menajeriyim anasını satayım nereden bileyim babasının adını? Okulun web sitesine girip kurucumuz yazan bölümleri okuyan birine mi benziyorum? Meriç soruyu kafasını sallayarak cevaplandırdı. Demek ki okulun sahibinin adı Haluk'muş. Meriç Safiye teyzeye baktı ''Babamı tanıyor musun?'' Safiye teyze kafasını sallayıp ''Maşallah çok büyümüşsün'' diye ekleyince güldüm. Şimdi 'sen daha el kadardın kerata' falan derse yere yatar gülerdim. ''Onu tanıyor musun?'' diye sordum Safiye teyzeye. Ne malum belki komik bir anısını falan anlatırdı bende dalga geçerdim ibnelik değil mi?
Safiye teyze geçmişe gitmiş gibi uzaklara bakıp kafasını salladı ''Meriç küçücükken onların evlerinde çalıştım'' kafamı salladım. Hadi ama daha ekşınlı bir şey yok muydu? Ne bileyim? Meriç küçükken bokunu yiyordu falan? Meriç hala kafasını ovarken Safiye teyzeye 'kaçık karı' bakışları atıyordu. Safiye teyze ''Neyse ben gideyim'' deyip ilerlemeye başladı. Meriç gittiğinden emin olup arkasından baktı ve bana döndü ''Çatlak bu kadın'' gülmek istesem de gülmedim ama yüz hali çok komikti. Yalandan kaşlarımı çattım ''Düzgün konuş'' deyip kafasına vuracakken elimi tutup hınzırca sırttı ''Yavaş gel'' sırıttım. İki elim olduğunu unutuyordu salak. Diğer elimle vuracakken onu da tutunca gözlerimi devirdim. Unutmuyormuş. Kollarımı bırakmazken ''Senin ebeni var ya!'' diye cırladım. Güldü ''Birde bana terbiyesiz diyor Safiye Teyzen'' sırıttım Hemen öğrenmiş safiye teyzenin adını ''Hemen öğrenmişsin bakıyorum Safiye teyzeyi. Safiye teyzenin eli değdi sonuç'' kafasına cam sil yediğini ima ederken gülüyordum. Piççe sırttı ''Bana ne eller değdi bir bilsen'' kaşlarımı çattım. Muhtemelen de kızarmıştım zaten. Sapık abaza ya! ''İki lafından biri belden aşağı!'' diye çemkirdim hala kollarımı tutuyordu ''Kolay elde edilebilen birisin demek ki'' diye ekleme yaptım dediğine karşılık vererek. Dilini şaklattı ''Ben istemedikçe kimse bana dokunamaz'' hınzırca sırıttım ''Amam ben dokunuyorum'' beni arkamdaki temizlik odasının kapısına yasladı. Yuh! Irzıma geçecek namussuz! ''dokunmaktan katım bu değildi'' gevşekçe sırıtırken gözlerim büyüdü ''Sapık!''
Onu itip ellerimi kurtardım ''Bir daha ban sakın dokunma.'' Bana umutsuz vakaymışım gibi bakıp sandalyelere ilerledi. Gözlerimi devirdim arkasından. Mal. Cenabet. Arkamdaki odaya girip temizlik eşyalarını aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Teen FictionAslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurum...