Aklıma telefonum gelirken Meriç'i aramak istesemde beynim bunu yapanın Meriç olduğunu söylüyordu. Ama korktuğumu biliyordu. Yapmazdı değil mi? Kararsız kalırken derin bir nefes alıp yorgunluk çöken bedenime meydan okuyup cebindeki telefonumu aldım. Yağız'ı aradım. Telesekreterin sesi kulağıma dolduğunda sinirle inledim. Göz yaşlarım akarken bedenim nefes almak için çırpınıp titriyordu. Titreyen ellerimi ekranda kaydırıp Meriç'i aradım. Meşgule almıştı. Beynim bunu yapanın o olduğunu haykırırken telefonuma mesaj geldi. Zorlukla tıkladım mesaja
'Gönderen:Daffy Duck
Derse girmeyecek misin inek öğrenci? Ayrıca yalan söylemiştim aptal'
Yutkundum zorlukla ve nefes almaya çalıştım. Kafamı dik tutamazken kafami arkamdaki duvara yasladım. Boğazım kurumuştu ve nefesim gittikçe daralıyordu. Titreyen ellerime bakıp mesaj yazamayacağımı anladım ve konuşma yerine tıkladım ve telefonu dudaklarıma yaklaştırdım. "Meriç bana yardım et" diye fısıldadım. Nefes alamadığım sık sık nefes alıp veriyordum. Kendimi koşupda nefessiz kalmışım gibi hissediyordum. Ya da astımım varmış gibi. Mesajı gönderdim. Elimi kucağıma indirip nefes alamadığım için güçsüzce kapıya vurdum. Mesaj geldi
'Gönderen: Daffy Duck
Noldu lan? Şaka mı yapıyorsun! Nerdesin?"
Titreyen ellerimi tekrar kaldırıp telefonu dudaklarıma yakın tuttum "Arşizve kilitli kaldım" deyip gönderdim. Nefes alamadığım için öksürneye başladım. Biri boğazımı sıkıyordu sanki. Ellerim kucağımdan düşerken telefon ellerimden kayıp gitti ve iki elimde yanıma düştü. Vücudum iyice bitkinleşirken hıçkırdım.
Bir patırtı sesi duydum. Meriç olmasını deli gibi istiyordum. Omzumun yaslı olduğu kapı titredi "Melis içerde misin?" dudaklarım kurumuştu ve sesimi bulamadım. Güçsüzce kapıya vurdum. Küfür edip ışığı açtı. Işık dışarıdan açılıp kapanıyordu. Gözlerin kamaşırken gözlerimi kapattım. Anahtar sesinin ardından kapı yavaşça açılır gözlerimi açtım zorlukla. Görüş açıma bacakları girmişti. Bana eğildi "Melis" ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Beni kendine çektiğinde kollarımı ona sardım. "Şşşh. Geçti güzelim. İyisin" diye fısıldadı yumuşak bir ses tonuyla. Hala titrerken beni kucağına aldığında sesimi çıkarmadım. Arşivden çıkıp kütüphaneye girdi ve beni masalardan birine otutturdu. Gözlerimi sildim "İyi misin?" Diye sordu gözlerime bakarken. Kafamı iki yana salladım "Değilim" sesim ağladığım için boğuk ve kısık çıkmıştı. Kollarını bana sardığında kafamı göğsüne bastırdı. Beni oraya kilitleyenin o olduğunu düşündüğüm için utandım kendimden. Titremem yavaş yavaş geçefken beni bıraktığında ona baktım "Teşekkür ederim" tam önümdeki sandalyeye oturdu "Önemli değil" burnumu çekip ona sırıtarak baktım "Benim için endişelendin mi?" Sırıttı "Ölürken yanında olmazsam olmazdı" güldüm. Ben masada oda sandalyede oturduğundan pna biraz yukardan bakıyordum. Ellerimi iki yanımda masaya yaslayıp yükümü kollarıma verdim. "Kapalı alan korkunu kim biliyor?" sorusu karşında ona baktım tekrar "Annem,babam,ablam,tey-" gözlerini devirip sözümü kesti "Sülalen hariç" omuzlarımı silktim "Sen ve Ceyda sanırım" kafasını salladı. Düşünceli gibiydi "Yanlışlıkla mı kilitlediler aeni o zaman?" omuzlarımı silktim bir fikrim yoktu "Bilmiyorum ama bilerek yaptıysa inşallah mezarının üzerine rakı sofrası kurarlar" güldü "O nasıl beddua lan" güldüm. Ayağı kalktığında masadan zıpladım. Birlikte kütüphaneden çıktık.
Sınıfa iniyoruz sanıyordum ama Meriç bodruma yönelmişti. Peşine takıldım "Nereye?" omuzlarını silkti "Kameralara bakacağım" gülümsedim ve kuruyan dudaklarımı yaladım "Zeki" sırıtarak bana baktı "Bana iltifat ettin" omuzlarımı silkip sırıttım "Hayvanlarında övülmeye ihtiyacı var" gözlerini devirdi "Arşivde öyle demiyordun" ofladım "İyi be" sırıttı. Kameraların izlenildiği odaya gittik. İçeride Ali abi vardı. Meriç "Bize yarım kadar önce kütüphaneye girip çıkanlar lazım" diyerek direk konuya daldığında Ali abi kaşlarını çatmıştı. Şirince gülümsedim "Rica ediyoruz" dediğimde Ali abi kafasını sallayıp bize kayıtları gösterdi. İkimizde dikkatle monitöre baktık. Ben kütüphaneye giriyordum. Az sonrada kütüphaneden kapşunlu biri çıkıyordu. "Bu kim lan?" Dedi Meriç. Yüzü gözükmüyordu "Başka açıdan gözüküyor mu?" Diye sorduğunda Ali abi olumsuz anlamda kafası salladı. Meriç monitöre eğilip dikkatle baktı "Bir bok gözükmüyor" Ali abi öylece Meriç'e bakarken Meriç'de ona baktı "Nasıl güvenliksin lan sen okula kimin girip çıktığından haberin yok" ortamın gerildiğini fark edip Meriç'i odadan çıkardım. "Seri katil olmasın?" Dediğimde gözlerini devirdi. Arkama kaşlarını çatıp baktı "Hey! Baksana bi' " dedi merdivenleri çıkan siyah kapşunlu çocuğa. Çocuk koşmaya başladığında Meriç arkasından koşmaya başlamıştı. Şaşkınca bakarken bende peşlerinden koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Teen FictionAslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurum...