Sabahı köründe kalkıp bonbonlu kurabiyemden yapmıştım ve okula adımlarken Yağızla birlikte yiyorduk. Otopark küçük bir patika yolla okula giden şuan yürüdüğümüz ağaçların içindeki yola çıkıyordu. İlerde Meriç ve Mert'i gördüm. (Multide var) Meriç sanırıp kol düğmesini ilikliyordu ve Mert yakasını düzeltiyordu. Yarası iyi durumdaydı sanırım. Okula geldiğine göre öyle olmalıydı değil mi?
Yağız arkamdan gelirken konuşmaya devam etti "Yemek konusunda becerebildiğin tek şey bu biliyorsun değil mi?" kafamı salladım gülümseyerek "Evet" ikimizde güldük. Geçen yaz annem kitaplara çok para harcadığımdan yakınınca kavga etmiştik ve evin arka sokağındaki pastanede çalışmıştım. Kurabiye yapmayı ordan öğrenmiştim. Ama yemek konusuna gelirsek o konuda tam bir fiyaskoydum. Sadece yumurta kırabiliyordum ve bunun bütün suçlusu annemdi. Bana sürekli 'sen yapma mutfağı batırırsın' diyordu. Hatta geçen gün kendime makarna yaparken annem yine el atmıştı ve sadece makarnayı tencereye boşaltmama izin vermişti. Ama makarna yapmayı öğrenmiştim. Elimdeki henüz ısırmadığım kurabiye alınırken Meriç'e baktım. Sırıtarak ağzına götürken "Onu yemek istemezsin" dedim. Kurabiyeyi ağzına götüren eli durdu ve kaşını kaldırdı "Neden? Güzel görünüyor?" aslında tek sebep onu benim yemem istememdi ama dediği şeyle konudan saptım "Tabi güzel olacak ben yaptım" güldü "Harbi mi?" Kafamı salladım. Mert elimdeki kurabiye kutusundan kurabiye aldı. Yağız Meriç'in omzuna vurup Mert'le okula girerlerken bizde girdik. Meriç şüpheyle bana baktı. Büyük bir ihtimal tadının görüntüsü kadar güzel olmadığını düşünüyordu. Gözlerimi devirdim. Tamam çok becerikli değildim ama çokda beceriksiz değildim. Ortaydım.
Tereddütle ısırıp çiğnemeye başladı. Kafası sallayıp gülümsedi. Elinde kurabiyeyle gülümserken ço sevimli durmuştu "İğrenç" dediğinde gözlerimi devirdim. Az önce sevimli mi demiştim. Geri alıyorum itici pisliğin tekiydi "Madem iğrenç niye gülümsüyorsun?" Sırıttı " Senin iğrenç espirilerinde gülüyorum" deyip omuz silkti. Kafamı sallayıp gözlerimi kıstım alayla "Yoksa benden hoşlanıyor musun?" Ağzına kirabiyeyi tıkıp güldü "Ya ya ya" güldüm. Ağzı dolu konuştuğu için komik olmuştu. Omzuma vurdu hafifçe "Güzel olmuş" inanması güç ama Meriç beninle alakalı güzel bir şeyi kabul etmişti. Sırıttîm"Biliyorum ama..." deyip omzuna yapıştırdım ve ekledim "bana dokunma" gözlerim kısık ona bakarken gözlerini devirdi. Bıkkınca bana baktı. Hoşuna gitmediğinin farkındaydım "Aş artık bunu" sırıttım. Sinirini bozmak hoşuma gidiyordu tabi o benim kiyyi bozunca hiç güzel olmuyordu. Kulağımda klasik öğüt uğuldadı 'Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma' bu öğüde uyanın olduğunu düşünmüyordum açıkcası "Aştım zaten" dedim sırıtmaya devam ederken. Sınıfa girecekken Yağız kolumdan tutup geriye çekti. Kaşımı kaldırdı. Meriç'de bize bakıyordu "Ne oldu?" diye sordum merakla. Yoksa dün Meriç'e gittiğimi falan mı öğrenmişti? Bu düşüncem Yağız sırıtınca kayboldu "İçerde görmen gereken bir şey var" kaşımı kaldırdım. Aklıma gelen ilk şeyle heyecanla Yağız'a baktım "Batman gerçek olup buraya mı geldi?" Gözlerini devirdi "Seni döverim" güldüm. "Tam be. Ne var içeride? İyi mi kötü mü?" kollarımı bırakıp sırıttı "İçeride bir kedi var" gözlerimin açılırken heyecanla sınıfa girdim. Mete'nin kucağındaki beyaz pofuduk şeyle yanına gittim "Senin mi?" Diye sordum arkasındaki bizim sıramıza çantamı bırakırken. Bana gülümsedi "Evet" gülümseyip kediye baktım. Bu adı 'Kedi' olan şanssız kedicikti sanırım. Yinede emin olmak için "Adı ne?" diye sordum. Mehmet güldü "Kedi ve evet çok düşündü" Mehmet'e güldüm. Grupça eğlenceli ve sevecenlerdi -Meriç hariç- ve sohbetleri iyiydi. Mete gülerek Mehmet'e baktı ve kediyi ön bacaklarının altından tutup kaldırdi ve Mehmet'e doğru tuttu "Kediyi üzerine salarım" Mehmet sırıttı. Mete'ye döndüm "Kucağıma alabilir miyim?" Sırıtıp bana uzattı "Tabi" Kedi'ye uzanıp kucağına aldım.
Tırnaklarını kazağıma geçirip bana tutundu. Güldüm "Çok tatlısın sen ya" diye mırıldandım. Tüylerini okşarken aklıma Ceyda'nın kedilerden korktuğu geldi. Gözlerimi sınıfta gezdirdim. Çantası vardı ama kendisi yoktu. Güldüm ve Yağız'a baktım "Şişt!" Bana bakıp kaşını kaldırdı "Ceyda kedilerden korkuyor. Git bul kızı. Tek başına hayatta sınıfa girmez" sırıtıp bana göz kırptı ve sınıftan çıktı. O iki salağın sevgili olmasını çok istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Teen FictionAslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurum...