Mert'e Özel Bölüm

454K 19.6K 3.7K
                                    


-Mert-

Telefonumun ekranındaki fotoğrafa bakıp sulanan gözlerimi koluma silip burnumu çektim. Soğuk beton totomu üşütse de şuan dert edecek durumda değildim. Odamın zeminine , kapısının önüne oturmuş , kapıma yaslanmış telefonumdaki fotoğrafa bakıyordum. Göz yaşım dudağıma aktığında tuzlu tatla dudaklarımı yaladım. Güzel bir tadı vardı ama neyse. 

Kapım titreyip arkasından ''Mert'' diyen Meriç'in sesiyle telaşla gözlerimi silip derin bir nefes verdim ve yüzüme tanıdık sırıtışımı yerleştirip ayağı kalktım. Karşımdaki aynaya baktım. Gözlerim kızarmıştı. Elimin tersiyle iki gözümü de silip kapıyı açtım sırıtarak ''Ooo kanki?''  dediğimde kaşlarını çatarak beni hafif itip odam girdi ''Palavranı sikeyim'' dediğinde bozuntuya vermedim. Sakin ol oğlum. Yok bir şey. Ağlama sakın.

''Niye öyle diyorsun aşkem?'' dediğimde gözlerini devirip kapımı kapattı ''Herkese yutturursun lan iyi olduğunu. Yemin ediyorum bak. O piç babana da yutturursun iyi olduğunu ama ben yutmam. Anlıyor musun? İyi değilsin işte. Nasıl iyi olacaksın ki zaten bu lanet gününde?'' yutkundum. ''Unutamıyorum'' dedim sesim titrerken gözlerim dolmuştu. Kafamı yere çevirdim. Sıkıntıyla nefesini verdi ''Baban nerede?'' gözlerimi sildim çaktırmadan ''Cici annemledir her halde. Bilmiyorum. Uğramadı eve.'' deyip umutsuzca ona baktım göz yaşım akarken (Multidekini Mert olarak düşünün)  küfür mırıldadı sessizce. Yatağıma oturdum yanından geçerken. 

Yatağıma oturup bacaklarımı aralayıp dirseklerimi dizlerime koydum ve ellerimle oynadım ''Annem öleli iki sene oldu lan'' dedim sanki komikmiş gibi gülerek. Göz yaşlarım beni yalnız bırakmadı tabi. burnumu çektim ''Adamın umurunda bile değil'' dedim babamdan bahsederken. O kadar sinirliydim ki ona. Onu döverdim ama kimseyi de dövemiyordum ki. Annem böyle öğretmemişti bana. Kimseye ne kızabiliyordum ne de küs kalabiliyordum. aptalın tekiydim. Yanıma oturup omzuma dokundu kardeş gibi gördüğüm adam. ''Siktiğimin tesellisini veremiyorum bilirsin beni ama benim annem senin annen kardeşim.'' gülümsedim gözümden yaşlar akarken ''Sağolasın kardeşim'' deyip kafamı tavana kaldırdım göz yaşları belki duru diye ama durmadılar. Elmacık kemiklerimden kulaklarıma doğru aktılar bu kez. ''A-annemin bize dediği şeyi hatırlıyor musun?'' diye sordum acıyla içim burkulurken. Ne güzel gözleri vardı öyle aşık olduğum kadının. Hele ki gülümseyişi. Çok güzeldi be.

Kafamı çevirip Meriç'e baktığımda kafasını salladı cebinden sigara çıkarırken. Ne zamandır içmiyordu. Melis'de bilmiyordu zaten. Bana uzattığında kafamı iki yana salladım ''annem kızıyor'' dedim burukça. Eli havada kalırken tekrar tavana baktım. Yaşasaydı kızardı. Çoğu şeyi o istiyor diye yapıyordum zaten. Bana 'Sen güldükçe bende gülüyorum bebeğim o yüzden sen hep gül' dediğinde gülüyordum bu kadar. 'Kafana takma bu kadar' dediğinde takmıyordum çoğu şeyi. Ben onu üzmeye kıyamazdım ki lan. Bu yüzden yarın hiç bir şey olmamış gibi devam edecektik hepimiz. Onlar bana hatırlatmayacaktı ben de unutmuş gibi yapacaktım ve hayata devam edecektim.  ''Mert biraz saftır Meriç, bilirsin. Olur da bu saf oğlum bir kız bulursa ilk önce sen onayla'' dedi annemin bize söylediği cümleyi harfi harfine söylerken. Güldüm ağlayarak ''Hala sevgilim yok'' dediğimde ikimizde güldük. Gözlerimi sildim.

Kızaran gözlerini benden kaçırıp sarıldı bana. Bende ona sarıldım. Sert görünümlü peluş bir ayıcık gibiydi Meriç. ''Ağla anasını satayım. Sikmişim dünyasını da erkekliğini de. Ağla lan'' güldüm ''Teorik olarak ağlıyorum zaten kanki'' dediğimde benden ayrıldı ''Gir burnunu sil lan''  dediğinde masamdaki peçeteyi alıp burnumu sildim sesli bir şekilde. Bir şey demedi ama küfür etti azıcık. ''Bana kız yok şaka maka'' dedim kafamı biraz dağıtmak için'' sırıttı ''Sende şansını gay olarak dene oğlum. Buluruz sana birini'' burnumu çektim yine ''Melis kankimden ayrıl sevgili olak''  omzuma vurdu. 

Veliaht Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin