Meriç'in beni kendine çekmesiyle kafam göğsüyle buluşmuştu. Yağızın sesini işittim "Ne yapıyorsun lan sen?!" Meriç beni bırakıp ayağı kalktığında şaşkınca ona bakarken bende kalktım Meriç , Hande'yi kolundan tutup götürmeye başladı. Yağız koluma dokundu "İyi misin? Yandın mı?" Gözlerimi peşinden Hande'yi sürükleyen Meriç'den çekip Yağız'a çevirip omuzları silktim "Gelmedi bir yerime bir şeyim yok" kafasını salladı.
Ceyda kaşları çatık bir şekilde koluma girdi "Kaldıramadı tabi o kadar lafı. İkiz kapak ettin kanka" gülüp yumruğunu uzattım. Sırıtıp yumruklarımızı tokuşturdu.
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Yağız'ın arabasında eve giderken, ilk önce beni bırakmasını söylemiştim. Sonuçta belki konuşacaklardı yani. Kendimi oğluyla gelinini yanlız bırakmayan kaynanalar gibi hissediyordum. Telefonumu çıkarıp mesajlara girdim ve Meriç'le olan sohbetimizi açtım.
'Gönderilen: Daffy Duck
Beni o kaynar mı kaynar kahveden kurtardığın için sağol. Yarın sana kahve ısmarlarım ;D '
Gülümseyip cevap bekledim. Çok geçmeden mesaj geldi
'Gönderen: Daffy Duck
Kantindeki kahveyi içmem ben :D Adam gibi bir yere götür beni ;) '
Gözlerimi devirdim. Zengin piç. Cevap yazdım
'Gönderilen: Daffy Duck
İyi be -,- Starbucksa gideriz :P '
Kafamı telefonumdan kaldırdığımda bana bakan Yağız'la karşılaştım "Ne?" Güldü "İnmeyecek misin?" Kafamı cama çevirdiğimde bizim sokaktaydık. "Haa. İneyim ben o zaman" dedim ve kafamı koltukların arasından sokup Ceyda'yı öptüm ve Yağız'ın yanağını sıktım. "Yarın beni almaya gelme işim var" Yağız sırıttı ve imayla bana baktı "Hayırdır? Ne işi?" Sırıttım "Sanane!" Gözlerini devirdi "Görüşürüz gencolar" deyip arabadan indim ve kafamı içeri uzatıp "Çok öpüşmeyin" deyip binaya kaçtım. Merdivenleri koşarak çıkarken güldüm. Mesaj sesiyle yavaşlayıp cebimden telefonumu çıkardım
'Gönderen: Daffy Duck
Ne zaman götüreceksin? ;D'
Merdivenleri çıkarken düşündüm. Yarın ilk iki ders boş sayılırdı. Sabah gider Meriç'e kahve ısmarlatır sonra ona kahve ısmarlardım. Sonra da okula giderdik. Yine ben ve zekiliklerim. Cevap yazdım
'Gönderilen: Daffy Duck
Sabah gel beni al ;D '
Bizim kata gelince kapıyı çaldım. Teyzem kapıyı açınca sırıttım "Ooo kimleri görütorum en sevdiğim teyzem gelmiş" yanağımı sıktı "Tek teyzen benim zaten" dediğinde güldüm "O yüzden yerin ayrı teyziş" gülüp arkama baktı "Yağız nerede?" Gülümseyip içeri geçtim "Burada olduğunu bilmiyor sanırım" kafası salladı "Ararım ben onu şimdi" kafamı sallayıp henüz 4 yaşındaki Yağız'ın kardeşine adımladım "N'aber yakışıklı?" Gülüp bana sarıldı. Bende ona sarılıp yanaklarını öptüm. Bu aileye bütün iyi genler gitmişti. Adamların soyu yakışıklı abi. Neyse. Sinirlenmemi ve isyanımı yemekten sonra yapacağım. Yemek önemli.
Şu sonraya bırakma işini demişken aklıma Meriç'in yakışıklılığını irdeleyeceğim geldi. Gözlerimi devirdim. Neyini irdeleyeceksem? Yakışıklıydı işte.
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Yağız sallam seyit odama girdiğinde kaşlarımı çattım "İnsan evladı bir kapıyı çalar" sırıtıp yatağıma uzandı. Komidinin üzerinde duran geçen doğum günümde aldığı Marvel koleksiyonuna baktı "Vay be baş ucuna koymuşsun" sırıttım "Tabi oğlum. Marvel o boru mu?" Gözlerini devirdi "Bir an 'sen aldın çünkü' diyeceksin sandım" gülüp kafamı salladım "Birde o var" sırıtıp kollarını başının altında çaprazladı "Yalaka" kaşlarımı çatıp yastığı Yağız'a fırlattım "Ebendir yalaka" güldü. Sinir olsun diye sinsice sırıttım "Öpüştünüz mü Ceyda'yla" dediğimde utanmıştı. Güldüm "Hadi hadi utanma" ona attığım yastığı bana attığında ellerimi kendime siper ettim ve hunharca güldüm "Melis!" Kıkırdadım. İnsanları sinir etmek çok eğlenceliydi. Nihahahah. "Ceyda'nın evi buradan gözüküyor. Dikizleyebilirsin" oflayıp yüz üstü döndü. Gülüp duvardaki posterlerime baktım. Aklıma dergim gelirken Yağız'a baktım "Aldın mı lan dergi?" Kafasını salladı "Arabada kaldı" kaşlarımı çattım. Onun içinde Dylancımın posteri vardı. Üşüyebilirdi "Git getir hemen" gülüp yatağıma iyice yayıldı "Oldu" ofladım "Vicdansız" sırıtıp duvara baktı "Poster asacak yerin yok gibi" deyip bana baktığında sırıttım. Haklıydı. Duvarımın rengini unutmuştum. "Annem duymasın" güldü "Annen odaya girmiyor mu?" Omuzlarımı silktim "giriyor ama biri posterden bahsetmedikçe söylenmiyor" duvara bakarken yüzünü buruşturdu "Göz zevkine sıçayım. Bunların neresini beğeniyorsun?" Kaşlarımı çattım "Senide beğeniyorum haklısın" kaşlarını çatıp daha sonra sırıttı "Bana yavşadığını biliyordum" yatağa atlayıp üstüne çıktım "Bak bakalım kim yavşıyor!" Yağız beni üstünden atıp üstüme çıktı. Aklıma direk Meriç gelirken kafamı iki yana salladım. Yağız sırıttı "Yine yendim" ofladım "Köpekler bile kızların yenmesine izin veriyor. Ayrıca in üstüm lan. Millet yanlış anlayacak" sırıtıp üzerimden inip yan tarafıma oturdu "Herkes sana bakmayacağımı biliyor" kafasına vurdum "Sürtüyor" dediğimde anlamadığı belli eden bakışlar attı. Sırıttım "Götün diyorum. Tavana sürtüyor" gülerken ofladı "Senin şu lafların" güldüm ""Gerçekler bunlar koçum" güldü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht
Teen FictionAslında ben hayatımda en çok sevilmek değil sevmek istemiştim. Çok sevmek istemiştim. Böyle dolu dolu kocaman. Her sabah işkence gibi gelen okul sabahlarımın bir gün çekilebilir hatta halatla çekilir hale gelebileceği uçsuz bucaksız hayalimin uçurum...