"İki" Şeytanla Anlaşma

787 146 267
                                    







BÖLÜME VOTE VE YORUM İLE BAŞLAMAYI LÜTFEN UNUTMAYIN.





Adam aldığı cevap üzerine zevkten dört köşe olmuş ruh halini saklamadan etrafımda tur atıyordu. Ben ise hâlâ öldüğümü kabullenmemek adına kendimle büyük bir savaş içerisindeydim.

"Ailenden gibi gördüğün birinin ihanetine uğramak nasıl hissettirdi?"

Şeytan etrafımda dönerek vesvese etmeye devam ediyordu. Zayıf yanlarımı keşfedip, beni oradan vurmaya çalışıyordu.

"Tam yirmi bir sene seni öldürebilmek için beklemiş." Hafif bir şekilde kıkırdadı. "Siz insanlar hep şey demez misiniz?" Diyeceklerini düşünüyormuş gibi yaparak yüzünü buruşturdu. Kırmızı gözleri etrafta aç gözlülükle gezindi. Beni soktuğu durumdan gerçekten zevk alıyormuş gibi bir hali vardı.

Sevinçli bir edayla ateş gibi parlayan gözlerini açığında dudakları hafif bir gülümseme ile kıvrıldı.

"Şeytana uydum dersiniz ve üstünüze yapışmış günahlarınızdan bu şekilde arınabileceğinizi düşünürsünüz." Yüzündeki sahte alaycı tavrı silerek onun yerine daha gerçekçi tiksinç bir eda takındı. "Benim sizden tek farkım, ben günahlarımdan hiç kaçmadım. Siz ise günahlarınıza hep bir günah keçisi adadınız." Dudaklarından dökülen acımasız kelimeler ben dâhil bütün insanlara karşı derin bir nefret barındırıyordu sanki.

"Ben ölmedim şu an kâbus görüyor olmalıyım, sen sadece benim hayal gücümden ibaretsin."

Sahte bir acıma ifadesi gezindi kusursuz gözüken yüzünde. Bana doğru bir kaç adım daha yaklaştı. "Zavallı. Sen ölmedin, öldürüldün."

Cümleler bazen bir kılıçtan daha sessiz ve keskin olabilirdi. Dışarıdan bırakamadığı fiziksel hasarı içeriden kolayca açabilirdi.

Gözyaşlarımı tutamadım. Yavaşça tekrar titreyen dizlerimin üzerine çömeldim. Kafamı ellerimin arasına alarak dediklerini daha fazla duymamak için kulaklarımı sıkıca ellerimle örttüm. Bu kâbus ise elbet uyanacaktım.

Birkaç sesli derin nefes çekmeye çalıştım ciğerlerime. Fakat aldığım her nefes, daha önce kesilen nefesimi telafi etmedi. Aldığım nefesi dahi hissedemediğimde sinirle sımsıkı yumduğum gözlerimi açtım.

Çabalarımın hiçbir getirisi yoktu. Hala olduğum yerde, her şey aynıydı. Şeytanın ayakları ise dibimde olduğu gibi sabırla bekliyordu.

"Sana bir seçim hakkı veriyorum Layla."

Aramızdaki sessizliği bozmak için bir hamlede bulunduğunda, gözlerim yere sabitlenmiş bir şekilde sözlerine dikkat kesildim.

"Ölümü kabullenirsen cennete gideceksin." Kafamı kaldırmadan göz ucuyla eliyle gösterdiği yeri incelediğimde, ilerideki eşsiz manzarayı yeri işaret etti.

Sonunda ilgiyle kafamı kaldırdığımda tekrar baktım. Her şey mükemmel gözükse de benim istediğim sıradan bir mükemmellik değildi.

Sesindeki farklı tını içimde göz ardı etmesi gittikçe zorlaşan bir arzuyu uyandırdı. "Peki ya reddedersem?"

Adamın dudaklarından zevkli bir inilti sızdı. Kırmızı gözleri ardında yatan özgüveni ve hırsı saklamadan parlıyordu.

"İşte o zaman" Tekrar yanıma çömeldiğinde aramızda bıraktığı kısa mesafeden kulağıma doğru fısıldadı. "O zaman sana her şey için bir şans daha veririm."

Boşluğa bakan gözlerimi sağa doğru çevirdiğimde şeytanın kırmızı gözleriyle buluşturdum. Yakın mesafeden içindeki arzuyu ve şehveti daha iyi görebiliyor, hatta hissedebiliyordum.

ADEN BAHÇESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin