Sanmayın ki; insanlar değişir. Birinin sayenizde değişebileceğine inandığınızda, o kişinin zaten içinde olan bir kimliği uyandırabilir ve buna değişim adını verebilirsiniz. Fakat değiştirmeye çalıştığınız kişinin içinde bu kimlikten eser yoksa değişen her daim siz olursunuz. Farkına bile varmadan, değiştirmeye çalıştığınız kişinin yansıması olursunuz. Bu yüzden insanları değiştirmeye çalışmaktan vazgeçin. İnsanları görmek istediğiniz gibi değil, oldukları gibi sevin.Bazen de duygularınızın esiri olduğunuzu düşünüyorsanız unutmayın ki; her tür duyguyu hissetmek, hiç hissetmemekten daha iyidir. Sahip olduğunuz soyut ya da somut her şeyin değerini artık sahip olamadığınızda anlarsınız. Bu yüzden yaşadığınız hiçbir hissi aptallık olarak nitelendirmeyin. Çünkü o aptallıkları yaşamasaydınız, bugün olduğunuz kişi olamazdınız.
•••
Kapının girişinde nefes nefese kalmış vaziyette, öfkeyle birbirlerine bakan iki adama yoğunlaştım. İkisini de hemen hemen aynı vakitlerde tanımış, bir diğerine ötekine güvendiğimden fazla güvenmiyordum. Fakat dolaylı yollardan ikisinin de benim kaderimde önemli birer rolleri vardı. Benim hakkımda öğrendiklerinden sonra onun yanında tehlikede olacağımı düşünürken kendimi daha büyük bir tehlikenin pençesine savurmuştum. Ama şimdi, her şeyin böyle olması gerektiğine inanıyordum. Tüm bunları yaşamam gerekiyordu.
Onların kararlılığı karşısında Eladora'nın dahi söz hakkı yoktu. Bu Aron ve Riven'ın arasındaki bir savaştı sadece.
Kadın karşısında ki ilk defa gördüğü adama benzersiz bakışlar attı. Onun burada nasıl ve neden olduğuna değil, tamamen dış görünüşüne odaklıydı bakışları. Ben ve Riven hariç herkesin Aron'u ilk görüşüydü.
Aklıma gelen konuşmalar vücudumu derinden ürpertmeye yetmişti. Kendini halkından bile izole etmiş bir adam, yıllardır kendini hapsettiği o duvarların arasından şimdi, buraya sadece beni kurtarmak için gelmiş olamazdı değil mi?
Öte yandan Aron'un yanında ki diğer adama baktığımda, her olay onun etrafında dönerken biz birer kukla, o ise bizi yöneten kuklacı gibiydi. Bu odada koşulsuz şartsız her istediğini yaptırabilecek tek kişi oydu. Aron'a kıyasla o beni kurtarmak için ne yapmıştı? Beni cennetten vazgeçirip, tekrar ölümün pençesine teslim etmek dışında.
Birini, olması gerektiği gibi olduğu için suçlayabilir miydim? Hem de yaradılışında saf kötülüğün olduğu birini. Tuhaf olan elindeki tüm bu kudretli güce rağmen çoğu zaman hiçbir şeye müdahale etmiyor, gücünün sınırlarını koruyordu.
Ya da belki bu onun sadece fırtına öncesi sessizliğiydi.
Etraf derin sessizliğe gömülüydü. Riven'ın siniri gözlerinden solup giderken ellerini sert bir şekilde saçlarının arasından geçirdi. Parmaklarıyla beraber geriye giden saç tutamları geri önüne düştüğünde bakışları tam anlamıyla üzerime kilitlendi. Pişman olacağı bir kararın muhakemesini ediyordu.
Dudaklarından mırıltı gibi dökülen kelimeler cümlesinin arkasındaki isteksizliği saklamadı. "Gitmenize izin vereceğim." Kimsenin söze girmesine izin vermeden devam ettirdi cümlesini. "Ama, önce Layla ile konuşacağım." Gözlerini benden ayırıp Eladora ve Aron'a baktığında, "Yalnız." Diye ekledi herhangi bir itirazı kabul etmeyen sert sesiyle.
Eladora bir şey demeye hazırlanıyorken karşısındaki adamın duruşu karşısında cümleleri daha dudaklarının arasından çıkmadan ağzına geri tıkıldı. Sadece sinirli bir şekilde dudaklarını dişlemekle yetindi.
Herkes Aron'a döndüğünde bakışları önce bana uğradı. Başka kimseyi aldırmadan benden en ufak onay niteliğinde bir hareket bekledi. Kafamı sorun yok anlamında salladığımda Riven'a döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADEN BAHÇESİ
Fantasia"Sadece soruma cevap ver Layla." Gözlerini gözlerimden ayırmadan yanıma diz çöktü. İşaret parmağını havalandırarak göğüsümün üstüne doğrulttu. "İntikam istiyor musun?" Anlamadığım soruya yanıt olarak soru sorar biçimde kaşlarımı kaldırdım. Göğüsümü...