◇14◇

1.3K 293 414
                                    

(Jisung)

Sabah gözlerimi hissettiğim derin ağrılar ve sıcaklıkla açmıştım. Canımı yakan oldukça güçlü bu ağrı beni resmen uykumdan ederken olduğum yerde öylece kıvranmaya başlamıştım.

Kızgınlık dönemleri biz omegalar için oldukça zor geçerdi. Yoğunlaşan feromon kokuları nedeni ile bir çok alfa kapılara dayanır bu da bizi oldukça zorda bırakırdı.

"Hay sikeyim!"

Yattığım yerden zorlukla kalkıp odanın içinde acı ile dolanmaya başlamıştım. Kızgınlık ilacımı bulmam gerekiyordu.

Bu ilaçlar herkes de olmazdı genelde saray çalışanları ve soylular için oldukça yüksek bir miktarda satışa sunulurdu. Ben ise Chan hyung aracılığı ile alıyordum bu ilaçları. Chan hyung her ay bana da aynı şekilde ilaçtan getirirdi.

Odanın altını üstüne getirdiğimde sonunda bulduğum ilaç ile derin bir nefes aldım. Hemen bir tanesini alıp ağzıma attığımda yan tarafımda ki bardağa su doldurup ilacı içtim.

İlacı içer içmez kendimi geri yatağa bıraktığımda ilacın etki etmesi için acı içinde bekledim. En az 20 dakikası vardı...

Dakikalar dakikaları kovalarken ben hala yatakta iki büklüm yatıyor ve azda olsa ağrımı bir şekilde hafifletmeye çalışıyordum...

"ONU İSTİYORUM! ONU İSTİYORUM!"

Kurdum içimde acı içinde kıvranırken dedikleri beni acayip şekilde kötü etkiliyordu.

Bu durumdayken Minho'yu arzulamam asla doğru değildi... hemde hiç doğru değildi!

°○°
(Chan)

Sabahın erken saatlerinde gelip dükkanı açmıştım. Bu gün oldukça önemli siparişlerim vardı hepsine nasıl yetişeceğimiz hakkında ise en ufak fikrim yoktu. Jisung ile birlikte oldukça çalışmamız gerekecekti.

Aradan saatler geçmişti Jisung hala dükkana uğramamıştı. Bu durum beni endişelendirmeye başlarken gözüm duvarda ki takvime takılmıştı. Bu gün ayın 25'iydi.

Bir dakika... ayın 25'i! Aklıma gelen şeyler ile hızla olduğum yerden kalkıp dükkandan çıkmıştım. Jisung'un neden gelmediği şimdi anlaşılmıştı işte.

Hızlı adımlarla kasabanın içine doğru ilerlediğimde çoktan istediğim yere gelmiştim. Önümde ki tahta kapıyı ittirdiğimde üstümde hissettiğim bakışlar ile kafamı kaldırdım.

"Chan hyung?"

"Selam Felix"

"Selam. Bir isteğin mi vardı?"

"Ah aslında şey bu gün Jisung dükkana gelmedi bende sonra hatırladım nedenini..."

"O bu gün müydü ya..."

"Öyleymiş. Acaba ona bunları götürebilir misin? Benim gitmem doğru olmaz biliyorsun-"

"Tabii ki götürürüm! Hem gidince biraz rahatlamasını sağlarım feromonlarıma karşı gelemiyor"

"Ah çok iyi o zaman"

"Evet..."

Bir anda oluşan sessizlik karşısın da ne diyeceğimi bilemezken aniden aklıma gelen fikir ile konuştum.

king's crownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin