Selam bu gün yeni bir fic ile karşınızdayım umarım beğenirsiniz iyi okumalar~💪🐿°○°
Sabahın erken saatlerinde güneşin ilk ışıkları ile gözlerimi aralamıştım. Gözüme vuran güneş ışığı ile gözlerimi kıstığımda hafifçe yerimde kıpırdandım. Hiç istemesemde artık kalkmam gerekiyordu ve ben bunun oldukça bilincindeydim fakat vücudum aklıma ters düşüyordu.
Söylene söylenede olsa yavaşça sıcak yatağımdan kalkıp hafifçe esnedim. İlk iş olarak lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra ufak bir şeyler atıştırıp odama geri döndüm. Chan hyung'un yanına gitmem gerekiyordu fakat ben yine ve yine geç kalmıştım. Üstüme uygun bir şeyler geçirdikten sonra evden çıkmıştım.
Kapıdan çıkar çıkmaz kasabanın huzurlu ve yine işinde gücünde olan halkı ile karşılaştım. Lee Krallığı ve krallığa bağlı büyük bir kasaba. Buradaki bir çok kişi oldukça çalışkan ve sıcak kanlı kişilerdi yani bana öyle yaklaşıyorlardı. Kasaba içinde adım "Tatlı omega", "Kibar çocuk" ya da "Küçük Sincap" olarak anılırdı. Bir çok kişi beni tanır ve çok severdi benim de onlara olan yaklaşımım hiç değişmez aramızı iyi tutardım.
Chan hyung'un dükkanına doğru ilerlerken beni görenler bana selam veriyor ve güzel dileklerini sıralıyorlardı bende hepsine aynı şekilde karşılık veriyordum. Yürürken her zaman gördüğüm ufak terzi dükkanının önünde durdum. Kapı kapalıydı. Kaşlarım hafifçe çatılırken dükkanın küçük camından içeriye baktım boştu. Bayan Cho normalde bu saatte hep dükkanda olurdu fakat bu gün yoktu. Camdan geri çekilip bir süre daha dükkanın kapalı kapısına baktıktan sonra yoluma devam etmiştim.
Bayan Cho buranın en yaşlısıydı ve oldukça bilgili biriydi her sabah onu ziyarete gelir ve selam verip yoluma devam ederdim. Hayatımda hissetmediğim aile sevgisini o verirdi bana. Her akşam eksiksiz şekilde bana kendi bahçesinden bir yeşil elma getirir ve bana geçmişteki hikayelerinden anlatıp geri giderdi. Ailem ise ben omega olarak doğduğum için beni terk etmiş ve ortalıktan kaybolmuşlardı. Onlar hakkında en ufak bilgim bile yoktu aslında onları hiç merak bile etmemiştim.
Sonunda Chan hyung'un ufak dükkanına geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı açtım. Burası bir demirci ocağıydı. Chan hyung kasabanın en iyi demircisi aynı zamanda sarayda askerlere eğitim veren bir alfa komutandı oldukça iyi kılıç kullanıyordu.
"Jisung! Nerede kaldın seni bekliyorum bu gün için bir sürü sipariş var!"
"Özür dilerim hyung uyanmakta biraz zorlandım..."
Chan hyung derin bir nefes alıp kafasını iki yana doğru salladığında gülümseyerek bana dönmüş ve elini omzuma atarak destekler şekilde patpatlamıştı.
"Sorun değil hadi daha da geç olmadan halledelim işleri"
"SEN HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN İYİ ALFA VE HYUNGSUN!"
"Jisung hadi hadi çenen değil ellerin çalışsın!"
"Tamamdır komutanım!"
Sağ elimi anlıma doğru götürüp asker selamı verdikten sonra Chan hyungun üstüme doğru attığı bezden kaçarak işlerimi yapamak üzere dükkanın öbür tarafına geçmiştim.
°○°
Saatlerdir çalışıyorduk. Chan Hyung yeni kılıçlar yaparken ben de gelen müşteriler ile ilgileniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
king's crown
Fanfiction-OMEGAVERSE- Lee Minho bir prensti Han Jisung ise kasabada oldukça sevilen normal bir genç...