◇6◇

2K 399 586
                                    

Gözlerimi açtığımda Chan hyungun evindeydim. Dün olanlardan sonra ağlayarak uyuyakalmıştım. Beni kimin buraya getirdiğini biliyordum fakat bunu sorgulamamaya karar vermiş ve en kısa zamanda ona teşekkür edeceğimi de aklımın bir köşesine yazmıştım.

Gün boyunca sessizdim. Konuşmuyordum daha doğrusu konuşabileceğim bir şey yoktu. Henüz Felix ve Jeongin'e bile bir şey söylememiştim söylemeyi de düşünmüyordum zaten.

"Jisung, yemek hazır hadi!"

Chan hyungun sesi ile yattığım yataktan kalkıp paytak adımlar ve bana oldukça büyük ve bol olan kıyafetler ile mutfağa gittim. Üstümdekiler Chan hyungundu aslında uyandığımda üstümde bunlar vardı ve altımdaki eşofman sürekli olarak belimden düşüyordu.

"İyi uyudun mu?"

Başımı hafifçe sallayıp hemen kapının yanındaki tahta sandalyelerden birine oturdum.

"Dün beni çok korkuttun ji! Prens Lee seni öyle getirince ne yapacağımı bile bilemedim"

Chan hyung bunları söylerken bir yandanda önümdeki masaya hazırladığı yemekleri koyuyordu. En sonunda son tabağıda koyup önümdeki sandalyeye yerleşti.

"Prens Lee o adamla güzelce ilgileneceğinden bahsetti. Yani için rahat olsun"

"Bilmiyorum hyung... fazla kötüydü"

Önümdeki tabakta yemeğimle oynamaya başladığımda iştahımın tamamen kapalı olduğunu fark etmiştim. Chan hyung bunu fark etmiş olacak ki aniden ayağa kalktı.

"Peki, harika bir planım var"

Gözlerim merakla Chan hyungu bulurken o bana gülümseyip devam etmişti.

"Bayan Cho'ya gitmeye ne dersin?"

Duyduğum isim ile gözlerim kocaman açılırken düşünmüştüm. Bayan Cho bayadır ortalıkta yoktu, acaba Chan hyung bilmiyor muydu?

"Bayan Cho'yu uzun zamandır görmedim. Dükkanı hep kapalı kendiside ortada yok"

"Ne? Nasıl yani?"

"Öyle işte. Her gün uğruyorum fakat sonuç hep aynı oluyor"

Chan hyung duydukları karşısında şaşırmış olacak ki sadece boş duvara bakıyordu. En sonunda yeniden bana döndü.

"Anladım... o zaman ben seni evine bırakayım sonra da dükkana giderim"

Onu onaylar şekilde kafamı sallayıp daha deminden beri oynadığım yemeği yemeye başladım.

°○°
(Minho)

"Ö özür d dileri-"

Önümde resmen kanlar içinde kalmış alfanın yüzüne bir yumruk daha geçirdiğimde yere yığılmıştı. Dün gece olanlardan sonra onu zindana getirmiştim. Komutan ve diğer askerlere onunla kendim ilgileneceğimi söylemiş ve şimdide dediğimi yapıyordum.

"O SİKİNİ KOPARIR SANA YEDİRİRİM DUYDUN MU LAN!"

"Ö özür d dilerim eşiniz olduğunu bilmiyordum!"

"NE FARK EDER OROSPU ÇOCUĞU NE FARK EDER!"

Karnına attığım son bir tekme ile öksürmeye başlamıştı. Bir süre sonra yanına doğru eğilip kulağına yaklaştım.

"Bundan sonra gördüğün her güzelliğe yaklaşma olur mu? Sikerler seni"

Adam öksürükleri arasında boğulurken yanından kalkıp muhafızları çağırdım.

king's crownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin