FİRUZE ATAŞ'DAN
Gökay halen kaşı çatık bir şekilde telefonuma bakarken daha fazla rezil olmadan telefonumu elime alıp kalktım. "İzninizle komutanım" dedim Gökay'a hitaben o da başıyla onayladı.
Dinlenme odasından çıkınca domates gibi kızardığımı hissetim. Rezil olmuştum. Of niye masanın üzerine düz bir şekilde koydum ki
İç ses: Gökay kıskandı gibi ha
Of bir sus iç ses bir sen eksiktin saçmalama o benim komutanım öyle bir şey yok baksana adam her fırsatta beni terslemek için yer arıyor.
İç ses: İlk aşklar nefretle başlar canım
He he aynen kesin öyledir iç ses. Daha fazla kendim ile çelişmeden telefonumu açtım.
Yakuşuklum 💕: "Alo güzelim nasılsın"
Kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen sesini özlemiştim. "İyiyim abicim sen nasılsın" dedim.
Yakuşuklum 💕: "Bende iyiyim güzelim benim, albayın yanındaydım açamadım abicim kusura bakma bir sorun yok değil mi?"
Merak etmişti hayliyle. "Yok abicim ne olacak sen merak etme bir sorun yok öylesine aramıştım nasılsın ne yapıyorsun diye" dedim.
Yakuşuklum 💕: "Tamam güzelim benim dikkat et kendine benim bir kaç rapor vermem gerekiyor sonra arayacağım ben seni"
"Tamam abicim sende dikkat et kendine görüşürüz çok öpüyorum seni" dedim.
Yakuşuklum 💕: "Görüşürüz güzelim bende seni öpüyorum"
Telefonumu kapattım ve lavaboya doğru ilerledim. Lavaboya girdiğimde aynanın karşısına geçtim ve yüzüme baktım. Kıp kırmızı olmuştum utançtan bu da benim kötü huylarımdandı ve bunu kontrol edemiyordum. Lavabodan çıktım dinlenme odasına doğru ilerledim. Birine çarptım ve az kalsın düşüyordum fakat duvardan tutundum. Karşımda tanımadığım sarışın bir asker vardı rütbesi de benim ile aynıydı üsteğmendi.
Çarpıştığımız asker konuştu "kusura bakmayın benim hatam" dedi. "Sorun değil" dedim. "Yeni gelen üsteğmen siz olmalısınız sanırım" dedi. Namım çabuk yayılmıştı bu şaşırtıcıydı. "Evet öyle" dedim. "Ben üsteğmen Kaan Toprak siz ?" dedi. "Üsteğmen Firuze Ataş" dedim. "Tanıştığıma memnun oldum Firuze" dedi. "Bende" dedim fazla samimiyete gerek yoktu. "İyi günler" diyerek yanından ayrıldım. "Görüşmek üzere" dediğini duydum fakat sessiz kaldım.
Dinlenme odasına sonunda ulaştım. İçeriye girdim ve eski yerim oturdum yani Gökay'ın yanına zaten bir tek onun yanı boştu. Şükrü merakla bana dönüp "komutanım yanlış anlamayın meraktan, evli misiniz" dedi.
O anda herkesin yüzü bana döndü cevap beklercesine. "Hayır" diye cevapladım. Ben ve evlilik aynı cümlede bile kullanılamaz. Evlenmeyi düşünmüyordum. Kendi kendime gül gibi geçinip gidiyordum ben. "En güzeli bekarlık bence de komutanım" dedi. "Bunu her hafta bir kadın ile flörtleşen kişi mi söylüyor" dedi Ayaz. Bu sözün üstüne herkes kahkaha atmaya başladı Gökay dışında ondan hiç ses gelmemişti.
Yüzümde kahkahanın kırıntısı olan tebessüm ile ondan tarafa döndüm. Döndüğüm anda göz göze geldik. Beni mi izliyordu bu zürafa ?
Orman gözlerini gözlerimden ayırıp çenemde olan, gülümseyince çıkan minik gamzeme bakmaya başladı. Halen gamzeme bakmayı sürdürürken o da yanağındaki gamzeleri gösterecek şekilde gülümsedi. Gamzeleri vardı. Çok güzeldi bir çukur gibiydi derin bir çukur gibi. İlk defa gamzelerini göstererek gülümsemişti ama bunu bana bakarak değil de çenemdeki gamzeye bakarken yapmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHFUZ TİMİ
General FictionOnlar MAHFUZDU, onlar saklıydı, onlar bilinmezlikti, onlar ayrılmazdı. Peki ya onlar yeni bir üyeye açık mıydı ? Bizler MAHFUZUZ, bizler bilinmeyenleriz, bizler ölümün sevgilileriyiz. 🖤