FİRUZE ATAŞ'DAN
Her yer karanlıktı ama sonradan bir ışık göründü çok göz alıcıydı. Çok parlaktı. Gözlerimi kırpıştırıp tekrar baktım. Siyah bir gölge oluştuğunu gördüm. Bir insan gölgesiydi. Hemen ardından "nazlı çiçeğim" diye bir ses duydum. Babamdı, bu babamın sesiydi. Sesine hasret kaldığım babamın sesiydi. "Baba" dedim ama bana dönmedi tam tersine bana arkasını dönüp karanlığın derinliğine doğru yürümeye devam etti. "BABA DUR" diye bağırdım ama durmadı. Yavaş yavaş gözden kayboluyordu. En sonunda birden yok oldu. Kaybolmasının ardından silah sesleri duyulmaya başladı. Tam 53 silah sesi duydum. "HAYIR BABA HAYIR BIRAKAMAZSIN BENİ HAYIR" diye bağırdım. Hava karardıkça karardı siyahın en koyu tonuydu. Yağmur yağmaya başladı yağmur damlaları bir bir uçurumdan düşercesine düşüp karanlığın derinliğinde kayboluyordu. Birden her yer siyahlığını kaybedip kan kırmızısına bulandı. Artık yağmur yağmıyordu kan damlacıkları yağıyordu. Her yer kırmızıydı ve kan kokuyordu. "BABA HAYIR HAYIR LÜTFEN BIRAKMA BENİ LÜTFEN" diye bağırdım. Nereye gittiğimi bilmeden koştum bağırarak babama seslenerek koştum. En sonunda dengemi kaybedip bir uçurumdan aşağıya düştüm.
Birinin beni sarsıp "Firuze uyan" demesiyle. "BABA" diye bağırıp kalktım. "Şş bir şey yok geçti ben buradayım Ataş" dedi karşımda duran Gökay. Rüyaydı hepsi kötü bir rüyaydı hatta bu rüya değildi kabustu rüyalar bunun yanında çok masum kalıyordu. Nefes nefese kalmış ve terlemiştim.
"Sadece kötü bir rüyaydı Ataş ben buradayım" dedi elini elimin üstüne koyup destek verircesine. Neredeydim ben? Etrafıma baktım burası benim evim değildi. Bir evin koltuğunda ellerim pansumanlı bir şekilde duruyordum. "Ne oldu komutanım neredeyim ben" dedim çünkü hiç bir şey hatırlamıyordum. Sahi en son ne olmuştu ki?
"Sinir krizi geçirdin Ataş eline cam parçacıkları saplanmıştı pansuman yapmak için kendi evime getirdim çünkü sen hastaneleri sevmezsin" dedi. En son olan olaylar gözümün önünden film şeridi gibi bir bir geçti yine babamı görüp sinir krizi geçirmiştim. Peki ya Gökay benim hastaneleri sevmediğimi nerden biliyordu? söylediğimi sanmıyordum.
"Nasıl hissediyorsun Ataş daha iyi misin" diye sordu Gökay. Buna ben bile cevap veremiyorken ona ne diyecektim ki ? yani abim ve annem dışında iyi olup olmamam kimsenin umurunda olmazdı genellikle ama Gökay, o kimseler olmayıp bana nasıl olduğumu sormuştu. Issız ormanları nasıl hem yabancı hem de bir o kadar tanıdıktı?
"Sayenizde iyiyim komutanım" dedim sonuçta o olmasa krizimi kontrol edemeyip ardı ardına krizler geçirip kendime zarar verebilirdim. "Hep iyi ol Ataş hep iyi, ol sen iyi ol ki bende olayım" dedi gözlerimin en derinini bulmak istercesine bakarak. Halen bakışırken "gözlerin çok güzel bir okyanus misali derin insanın baktıkça bakası geliyor" dedi pat diye. Komutanım baya açık sözlüydü. Şoka girmişçesine ona bakarken "hı" dedim. Hı ne Firuze Allah aşkına, rezillik diz boyuydu. Yanaklarımın kızardığını yanmasından anlayabiliyordum.
Anında bakışlarımı ıssız ormanlarından çektim ve ani bir telaşla ayağa kalktım ama kalkmam ile gözümün karaması bir oldu. Gökay telaşla gelip koluma girdi ve beni koltuğa geri oturtup "ani hareket yapmamalısın Ataş" dedi. "Şey komutanım ben akşam akşam size rahatsızlık verdim bir an önce gideyim" dedim. "Duymamış sayıyorum Ataş sen bana rahatsızlık değil mutluluk veriyorsun" dedi. Derince yutkundum ve "sağ olun komutanım" dedim. "Sen de sağ ol Ataş hep sağ ol" dedi. İçten bir gülümseme ile karşılık verdim. Gerçekten açık sözlü bir komutana sahiptim.
Gülümsemem ile çenemdeki gamzeye kaydı gözleri ve anında o da yanaklarında olan derin çukurlarını göstererek gülümsedi. Lanet olsun ki çok güzel gülüyordu sabaha kadar izlemelik bir manzara misaliydi. Dünyanın en güzel gülüşünü ona vermişlerdi sanki. Ay saçmalamayı kes Firuze o senin komutanın daha ilerisi yok iyice delirdin. Acaba kriz geçirdikten sonra kafamı bir yere mi çapmıştım çünkü bunlar benim sergileyeceğim davranışlar değildi. Ne oluyordu bana?
![](https://img.wattpad.com/cover/357322510-288-k378316.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHFUZ TİMİ
Ficción GeneralOnlar MAHFUZDU, onlar saklıydı, onlar bilinmezlikti, onlar ayrılmazdı. Peki ya onlar yeni bir üyeye açık mıydı ? Bizler MAHFUZUZ, bizler bilinmeyenleriz, bizler ölümün sevgilileriyiz. 🖤