12

70 6 1
                                    

Naber?

İyi okumalar.

☆☆☆

Jeongguk kulübeden çıkmış ve kulübenin yanından geçen Silver Nehri'ne doğru adımlamıştı. Nehrin kıyısına gelince durmuş, sinirden hızlı soluk alıp veriyor, göğsü gereğinden fazla hızlı inip kalkıyordu. Elleriyle saçlarını geriye taradıktan sonra yüzünü sıvazlayıp ellerini beline koymuştu. Derin derin nefes alıp veriyordu, sakinleşmek istiyor ama içerideki tartışma kafasında döndükçe bu eylemin bir işe yaramadığını düşünüyordu.

Kapıdan çıkan Taehyung, kulübenin kapısında durmuş, arkası ona dönük bedene bakmıştı. Sinirli olduğu aralarında neredeyse 50 adım vardı, ama feromonları çok net şekilde algılanıyordu. Taehyung yanına gitmekten vazgeçti, geri kapsını kapatmadığı kapıdan içeri girdi. Bu düğün olmayacaktı, bu kesindi. Uzatabildiği kadar uzatacaktı, en azından Hejae'nin ruh eşini öğrenene kadar. Ona zaman tanıyacak ve nasıl ruh bağını koparacağını araştırıp bulacak, aşık olduğu kişiyle birlikte olacaktı.

Jeongguk sinirleri bir nebze yatışmış bir şekilde geri kulübeye girmişti.

"Daha iyi misin Jeongguk? Özür dilerim, biraz fazla ileri gittim ama sen de haddin olmayan bir konuya karıştın. Neyse, tekrardan alevlenmesin konu. Ben buraya seni düğünü konuşmak için çağırmıştım zaten. Okulda da sorumluluk derken bundan bahsediyordum."

Jeongguk derin bir nefes almış ve, "Ben düğün falan yapmam, unut o işi. Bana bu işe başlarken bunlardan bahsetmedin. Hem nereden çıktı ki bu düğün işi?"

"Dur bir dinle, zaten olmayacak. Kral ve Kraliçeye söyleyeceğim, düğünü birbirimizi daha iyi tanıma bahanesiyle 1 sene sonra yapalım falan diyeceğim. Sadece bu durum daha ikna edici olsun diye ikimizin gitmesi gerek. Onları inandırmalıyız, yoksa en geç 1 hafta sonra ben kral, sen de eşim olacaksın." Taehyung, kulübenin içindeki koltuğa oturmuş, sol kolunu koltuğun sırt kısmına koymuş, sağ bacağı yerde, sol bacağı ise bileğinden sağ bacağının diz kısmına koymuştu. Boşta olan eli ise sağ dizine yerleştirmişti.

Jeongguk kulübenin içinde eli belinde volta atıyordu; stresliydi, aynı zamanda sinirli. "Peki nasıl olacaksa olsun, yeter ki daha fazla acı çekmeyeyim." Boşvermişti artık, ne oluyorsa olsun, yeter ki daha fazla bu ızdırap çekmesindi. "Bu arada, diyelim ki kabul ettiler, o bir sene içinde sen ne yapacaksın, veya ben ne olacağım? Umarım onun da planını yapmışsındır."

Taehyung kafasını sallamış ve "Umarım her şey biter," demişti.

"Bu arada, tabi senin ailen benim ailem falan tanışacak, yoksa bize inanmazlar. İşime çomak sokmalarını istemiyorum."

Jeongguk kafasını sallamış ve yerdeki halıya bakıp düşüncelere dalmıştı.

°°°

"Jimin, benim gitmem gerek, acil bir işim çıktı. Sonra görüşürüz. Tanıştığıma memnun oldum, Yoongi."

Jimin ve Yoongi acele ile giden bedenin arkasından bakakalmış, daha sonra önüne dönen Yoongi, karşısında hâlâ arkadaşının gittiği yere bakan Jimin'in yüzünü incelemişti. Bakışları üstünde hisseden genç karşısına bakmış ve iki kahverengi göz ile göz göze gelmişti.

"Oturalım mı, yoksa bir yerlere gidip bir şeyler mi içelim? Ne yapmak istersin?" Teklifte bulunan Yoongi, ellerini üstündeki gri hırkanın cebine koymuş, karşısındaki bedenden cevap bekliyordu.

"Olur, nereye gitmek istiyorsan gidelim, ayak uydururum ben farketmez, yani." Aldığı teklif ile aklı karışan ve ağzına ilk gelen şeyleri söyleyen Jimin, cümlenin sonunda ufak bir tebessüm sunmuştu. Heyecanlanmıştı, sonuçta karşısındaki Yoongi'ydi.

Love | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin