Naber?
İyi okumalar.
14. Bölümü atlamayın.
☆☆☆
Jungkook
"Jimin olmaz diyorum, saçma bir fikir. Hem o kadar yakın değiliz ki. Yoongi ile hiç konuşmadım. Aynı zamanda Taehyung'un kabul edeceğini de sanmıyorum. Normal sevgililer gibi değiliz, sen de biliyorsun. Ayrıca Tae'yi benden daha çok tanıyorsun, kabul etmeyecektir. Hejae ile vakit geçiriyor."
Şu anda bile vücudum sızlıyordu, keyifsiz ve mutsuzdum. Nedeni açık ve belliydi: ruhunu yanımda hissetmiyordum. Bu, beni üzüyordu. En can sıkıcı olanı da başka birinin yanında olmasıydı. Bu ruh hali vücudumu da etkiliyordu; bazen vücut ağrılarıyla, bazen de gitmeyecekmiş gibi duran baş ağrılarıyla kendini gösteriyordu. Zamansız gelen nefes daralmalarını da hissediyordum. Ne kadar biz rol yapsak da, ailemiz gerçek bir çift olduğumuzu sanıyordu. Bu yüzden bu rahatsızlıklarımı saklamaya çalışıyordum.
Jimin ise onca şeyin arasında "Dörtlü randevuya çıkalım" diye tutturmuştu. Yakın zamanda Yoongi'nin ailesi ile Jimin'in ailesi tanışmıştı. Tabii, Jimin prens olarak bilinmediği için gizli bir tanışma olmuştu, üstelik üst düzey bir gizlilik içinde. Bizimkisi gibi yarı basına açık olmamız mümkün değildi zaten. Aileler baya iyi anlaşmıştı. Kral ve kraliçe de memnun kalmışlardı. Yoongi için babasının düşüncesi önemliydi, çünkü Jimin Tae'nin aksine babasını seviyordu. Babası, Jimin'in omega olması ve annesinin soylu bir aileden gelmemesi nedeniyle tahta çıkmasını uygun bulmamıştı.
Eğer Tae o zaman ölmüş olsa belki illegal bir şekilde tahta girebilirdi ve işler daha farklı olurdu.
Soyadını vermemesinin nedeni ise şu anki kraliçenin cariye olduğunun bilinmemesiydi. Aynı zamanda, eğer Jimin öğrenilirse, yaşından dolayı kralin birinci eşi olan kraliçe ölmeden önce kraliçe Rose ile birlikte olduğu ortaya çıkardı. Tüm halk, kraliçe Rose'u birinci kraliçe olarak bildiği için, çocuğu olmadığını çok sonradan öğrenmiş gibi göstermişlerdi. Bunları nereden biliyorsun diye sorarsanız, Jimin'den tabii ki. Jimin buradaki baş kahyanın oğlu olarak biliniyordu, saraydaki tüm çalışanlar ve halk dahil. O yüzden saraya girip çıkması çok da göze batmıyordu.
Ayrıca, iki kuşak önceki kralın tek eşlilik kuralı ile artık krallar ikinci bir eşe sahip olamıyordu, sonra evlenebilirlerdi tekrar.
Kısacası, Jimin ile kral arası iyiydi. Jimin'in taht takıntısı yoktu. Küçüklüğünden beri Tae ve Jimin'i birbirinden hiç ayırmamıştı, sadece Tae olanları kabul edemiyordu. Annesinin ölümünü, babasının başka birinden çocuk yapmasını haklı bulmuştu. Kral zamanında çok hatalar yapmıştı. Jimin dediğine göre, hatasını anladığında çok geç olmuştu. Tae'nin annesi ölmüş ve Tae çoktan ona kinlenmişti.
Sonrasında çok iyi büyütmüş, özür dilemişti, ama Tae'nin soğuk ve kindar duruşu değişmemişti.
Neyse, falan filan yani.
"Gguk, ben Tae'yi ikna ederim, dayanamaz bana. Yeter ki sen olur de."
Beni ikna edene kadar durmayacağını biliyordum. Nasılsa Taehyung kabul etmeyecekti, her türlü gitmeyecektim.
"Tamam, Jimin, geleceğim, tamam."
"Sen hazırlan, güzel giyin. Konumu sana atarım. Şu an saat on, saat on iki-on bir gibi buluşuruz."
Telefondan çığlık sesi gelmiş ve kapanmıştı. Deli çocuk. Sıkıntılı bir nefes vermiş ve yatağa uzanmıştım. Nasılsa kabul etmeyecekti, hazırlanmama gerek yoktu. Biraz kestirsem iyi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love | Taekook
Werewolf'Seni bitireceğim Kim Taehyung. Ruh eşim olsan bile seni bitireceğim.' *omegaverse* Not: kurguda geçen ruh eşi seromonisi kendi kurgumdur başka hikaye ya da orjinal omergaverslerde böyle değildir. diğer omegaverse hikayelerden tamamen farkıdır. Yeti...