Hello guyyysss
Lest go bitch
Piuv
×
Han (lee olacak) Jisung'dan:)
Sabah veliaht prens uyanmadan odadan çıktım. Odama girince annemin çoktan mutfağa gittiğini gelen seslerden anladım. Herkes birbirine girmişti. Kış ayı yaklaşıyor ve prensin doğum günü de bir hafta sonra. O yüzden bu hazırlıklar.
Daha yeni yeni gözlerimi açmışken hemen hazırlanıp mutfağa indim. Umarım bu gün başıma bir iş gelmez.
Yazar
Ham jisung, daha doğrusu bela jisung her zamanki gibi ilk önce annesinden yediği terlikle mutfağa girmiş ve kahvaltı için hazırlıklara başlamıştı.
"Yongbok nerde?"
"O daha çarşıdan dönemedi"
"Taehyun nerde?"
"Eğitime çıkmış"
"Prenses soyeon nerde?"
"JİSUNG! Ordan bakınca şeyh'e mi benziyorum? Nerden bileyim nerde"
"Tamam be ne kızdın"
Jisung elinde ki tabakları sofraya koyup mutfağa geri dönerken riki den yediği azarla suratı düşmüştü. Tam aşağı inerken merdivenden çıkan prensi görmesiyle adımlarını geri geri attı. Hızla kütüphaneye girdi ve kapıyı arkasından kapattı.
Çok utanıyordu çünkü dün akşam yaşananlar aklından hâlâ çıkamamıştı. Ümitli değildi ama kafası karışmıştı ne de olsa.
Kapıya kulağını dayadı ve ses geliyormu diye baktı. Emin olmak için kapıyı biraz aralayıp kafasını dışarı çıkardı fakat tam o anda kapı boylu boyuna açıldı. İçeri giren kişi jisungun kollarını kavrayıp ikisinin göğsünün üstünds birleştirdi.
Jisung korkudan gözlerini kapatmış ve ses çıkarmadan duruyordu. En son cesaret edip aralarında milim bulunan kişiye baktı.
Hay şansını siksinler ki veliaht prensti bu.
Jisung gözlerini çekmezken kaçmak yerine doğru düzgün yanından geçseydi şimdi böyle olmayacağını düşünüyordu. Minhonun ise gözleri parlıyordu. Aşık mı oldu yoksa pencereden vuran ışık mı gözünü kamaştırıyor bilmiyordu ama kalbine söz geçiremiyordu.
Hâlâ salak salak veliaht prense bakan jisung en son kafasını eğdi ve konuştu. Gözlerine bakarak konuşması imkansızdı çünkü.
"Özür dilerim prensim iyi sabahlar"
Tam çıkacakken minho iki kolundanda tuttu ve gitmesini engelledi. Jisung hâlâ onunla eğlendiğini düşünüyordu.
"Gitmen için izin vermedim jisung"
"Kusura bakmayın prensim"
"Jisung? Sana ne oldu böyle hani nerde o atarlı giderli hallerin?"
Ah bende bilsem keşke diye geçiriyordu jisung içinden. O kadar utanıyordu ki şuan yer yarılsa da yerin dibine girse diye düşünüyordu. Hazır yer de tahtadan. Üstünde zıplasa kırılırmı acaba?