2- hocam üstünüz yok hocam

553 63 58
                                    


Merhabaaaaaa

Baslayalim o zaman 🤙🏻

×

Şu an olduğum durum şaka mı? Ahh sadece hapşırdım ve var yani?

"Şu an sadece hapşırdım ne var yani diye düşünebilirsin ama ondan sonra ettiğin küfürleri unutma jisung"

"Ama seung ben bunu hak etmedim ne var yani az sövdüysem"

"Dua et seni alt zindanlara atmadı velihat prens sadece bu küçük odayla kaldın"

"Hele bi atsın cingan çıraktırdım zaten"

Seungmin getirdiği yemeği masaya koyduktan sonra yatağa, yanıma oturmuştu.

Normalde burda esir tutulanlar kalıyordu. Bir adet zincir, eski püskü kırılmış bir yatak, yırtık çarşaflar ve farelerle içli dışlı olmanızı sağlayacak bir odadır. Ama nedense benim kaldığım oda resmen yeniden restore edilmiş gibiydi. Duvarları bile cıvıl cıvıl rerklere boyanmıştı.

"Prensin kollarındayken öyle demiyordun ama 'prensim lütfen affedin ben eşeklik ettim siz katır olmayın' diyordun hayırdır şimdi"

"Azıcık korkmuş olabilirim fakat bu yine de karşı gelmeyeceğim anlamına gelmez"

"Akıllanmazsın han jisung!"

"Onu boşver de annemle babam nasıl üzülmüştür kim bilir"

Daha sonradan kalkıp hemen demirli pencerenin olduğu yere gittim elllerimi pencereye dayayarak bir şarkı patlattım.

"Düştüm mapus damlarına öğüt veren  çok oldu!"

"Jisung fazla bağırma üstünde veliaht prensin odası var ve şuan balkonunda olabilir biliyorsun dimi"

"Sence umrumda mı?"

"Bence olmalı"

Seungmin ve ben kapıdan gelen tok sese döndük. Kapı da bize bakan chan hyungu hiç beklemiyordum açıkçası. Of ya şansıma sıçim gerçekten şimdi bu adam gitse beni veliaht piçe şikayet etse çok haklı.

İçeri girip seungminin yanına oturunca çocuk bi anda gay panic yaşadı. Ellerini üstüne sürmeye başladı. Ah seung bu kadar belli etme.

"Prens gönderdi beni sessiz olmanı istiyor"

"Tam olarak ne söyledi ki sana hyung?"

"Tam olarak şunu söyledi seungmin git söyle o aptala çırtlak sesini kargalara sergilesin yarın önemli bir görüşmesi varmış erken yatacakmış"

"Aman kim bilir yine hangi karı kızla gönül eğlendirecek"

"Jisung! Çok ayıp adam zamanı gelince ülkenin kralı olacak senin dediklerine bak gelecekte ki kraliçemiz de bu lafları haketmiyor ne belli helal süt emmiş bir kız olmayacağı"

Bunun da chan hyungun yanında dili açılıyor mübarek.

"Aman seungmin bişey demedim. BEYFENDİ KARI KIZLA GÖNÜL EĞLENDİRİRKEN BENİM KONUŞMAM YANLIŞ DEĞİL"

Seungmin endişeyle kalkıp ağzımı kapattı. Ve beni zorla yatağıma götürüp oturttu. Chan hyung ise ' bu çocuk akıllanmaz' gibisinden başını sağa sola salladı ve ayağa kalktı.

Tam ikisi de çıkarken kapıda taehyun belirdi. Her gördüğümde ödüp kopuyor fırlamanın oğlunu.

"Jisung yine ne yaptın"

Diyip gülmüştü chan hyung.

"Valla bişey yapmadım sabahtan beri burdayım zaten ne yapabilirim"

"Prens seni istiyormuş jisung"

"Bir saniye tam olarak ne söyledi taehyun? "

"Tam olarak şunu söyledi seungmin git o salağı al getir kim kimin gönlünü eğlendiriyormuş görsün dedi"

"Aboo harbi ayvayı yemişsin sen jisung"

"Ya ne alaka ne alaka ama yani belki ben demedim ona onları"

"Adam sağır mı lan ben bile kapının önünde nöbet tutmama rağmen senin senini tanıdım"

"Sallama ya"

Ellerim terlemeye başladı. Ay basım dönüyor. Söylerken iyiydi jisung şimdi çek kadın ağrının hadi bakalım kim bilir yine hangi mahzenlere kapatır bu beni.

"Tamam ya daha fazla strese sokmasanıza beni hadi gidelim çekeyim cezamı"

"Artık kim bilir bu sefer seni hangi mahzenlere atar"

Bazen taehyunla ruh eşi olduğunu falan düşünüyorum çünkü gereksizce aynı şeyleri düşünüyoruz. Bi saniye aşk diye bir şey yoktu? Evet. Hep seungmin sokuyo bunları aklıma ahh.

Hep birlikte yukarı kata çıkınca taehyun ve ben sağa gittik chan hyung ve seungmin ise sola gittiler. Kapının önüne geldiğim an bi kaçma isteği doğdu bende. Ay imdat. Parçalardan sızıcak şimdi.

"Evet jisung..."

Taehyun Ellerini omuzlarıma koydu ve sıktı hafifce.

"Eğer bir daha görüşemezsek inan ki seni seviyordum kardeşim kendine dikkat et"

Ardından tutup sarıldı bana. Ne oluyor lan.

"Ne oluyor lan savaşa mı gidiyorsun?"

"He savaşa gidiyorum aptal ondan giyindim gecelikleri düşman askeri baştan cıkarırım belki alttan yırtmaç da açtırsam mı acaba he?"

Mal mal yüzüme bakmaya başlayınca bende cevap verdim.

"Kanka yırtmaç değilde aslında sırt dekolte-"

Daha lafımı bitiremeden arkamda ki kapı açıldı ve bi anda bi kol beni içeri çekti. Az yavaş düşüyordum gavurun evladı.

Ay prensmiş.  Tamam gavur değil.

Bi anda kolumdan çekince ardından kapıyı arkamdan kapattı. Tabi kapıyla arasında kalınca direk yere odaklandım. Bakmaz olaydım.

Lan bu cıbıldak ya la.

Hocam üstünüz yok hocam. Ay prensim.


×

Evetttt bolum sonu bölümler kısa biliyorum ama uzun bölüm sayısı yapmak istiyorum o yuzden 700'e gelemden bitiriyorum bölümleri.

Zaten 3-4 bolum yazıp oyle atacagim bu ficin bolumlerini bekletmicem sizi

Yani insallah

Baaayyyyy

Veliaht PiçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin