Helloo
Hosgeldiniz
×
Felix elinde ki bezi sıkmış ve yerine yerleştirmişti. Aynı zamanda kendi kendine de arkadaşları için konuşmayı eksik etmiyordu.
"Ne vardı sanki yardım etseler. Hah! Sanki ben yorgun değilim. Anca göt devirip yatsınlar!"
Kendi kendine konuşması bir yana açılan kapıyı bile duyamayacak derece de sinirli ve harıl harıl çalıştığının farkında değildi. Kapıdan giren beden ise önce sarışını izlemiş daha sonra tezgahın arkasından ona belli etmeden arkaya geçmişti.
"Hayır onlardan yardım bekleyende kabahat zaten! Jeongin ayrı kafada sanırsın aşık olmuş! Seungmin Chan hyung'ın peşinde hayalet gibi kendini belli etmeden koşuyor! Jisung beyfendi de götünün keyfine Veliaht prens ile fingirdeşsin! Ama felix tüm yükü üstüne alsın ve bu asalakların işleriyle uğraşsın! Hay ben böyle kader-"
Arkasını döner dönmez çarptığı bedene bakamadan bir çığlık koptu sarışından. Gözleri iki iris arasında gidip gelirken çoktan elinde ki bez yeri boylamıştı. Anında beline dolanan kollar ise yavaştan dengesini kaybettiriyordu ona.
"K-komutanım..."
"Veliaht Prens çay istemişti. Onu söylemeye gelmiştim"
Aralarında geçen bakışmayı çok uzun tutmadan gözlerini çekmişti felix. Ne zaman Komutanının omzunda olduğunu anlamadığı ellerini de çekmişti tabi. Fakat Komutanın kolları bir milim bile yerinden oynamıyordu.
"Ben ilgilenirim efen-"
"Jisung dan istemişti tabii ama..."
Yutkunarak devam etmişti cümlesine genç komutan. Karşında yüzü gözü utanmaktan kıpkırmızı kesilmiş bedene bakmak onun için kolay değildi.
"Sağolsun Jisung beni yormadan kendi geldi prensin odasına. Yani pek geldi sayılmaz, daha çok kapıda ki muhafızları şikayet etmek için daldı diyebiliriz. Neymiş muhafızlar içerde ben olduğum için girmesini yasaklamışlar"
"Hah Jisung şaşırtmıyor"
"Sen neden bu kadar sinirlisin? Kapıdan girerken bazı şeylere kulak misafiri oldum ama..."
"Seungmini duydun mu yani?!"
Felix oldukları pozisyonu tamamen aklından çıkarmış bir şekilde konuşmaya dalmıştı ki bu şekilde utanmadan konuşuyordu. Tabii bu süreç Hyunjin'in kafasını sallamasıyla son bulmuştu.
"Aaahh salak kafam! Seungmin beni öldürecek!"
İşaret parmağını kaldırıp genç komutanla tam ortasında tutmuştu sarışın. Bu hareketiyle genç komutan da biraz affalamış ama hiç geri çekilmemişti.
"Sakın! Sakın Seungmin'in kulağına gitmeyecek! Chan hyung'a olan duygularını bizden başka bilen yok. Özellikle sen bilirsen daha kötü olur çünkü Chan hyung ile çok yakınsınız. Gerçi bazen Seungmin ne kadar kıskansa da senin kızlardan hoşlandığını söyleyince susu-"
Sarışın konuşurken bir anda duraksamış ve arlarında oluşan sessizliğe göz yummuştu. Genç komutan ise merak ediyordu bu ani suskunluğun nedenini. Acaba ona cevap vermediği için mi kırılmıştı?