Helloo
Umarım iyisinizdir 🎀
İyi okumalarrr
×
Changbin arkasında uzanan pelerinini elleriyle çekiştirdiği kadar yürümeye çalışıyordu. Az önce gördüğü kaostan sonra biraz hava alması gerekdi.
Kasları ve mental sağlığına iyi değildi kavga! Yani kendi girmediği kavgalar.
Saray koridorunda oldukça sesli bir şekilde ilerliyordu.
Koridorun yeni silindiğini fark edemeyen changbin sızlanmalarının sonucu dikkatsizliği yüzünden sert bi şekilde beton zemine çakılmıştı.
"Aah sikicem şimdi temizliğini de ya"
"Prensim iyi misiniz?"
"Sence nasılım huening?"
"Düşmüş gibi görüyorsunuz"
"O zaman?"
"Ben sizi kaldırayım"
Huening changbin'in iki kolundan tutarak kendine çekti ama changbin kalkarken beline dayanılmaz bir ağrı saplandı.
"Aaahh!"
"Ne oldu prensim!"
"Elinin kötü oldu huening! Belimi kırdım sanırım"
"Buyrun jeonginin odasına kadar götüreyim ben sizi"
"Aahh tüm kemiklerim kırıldı!"
Türlü türlü yakınmalar ile en son huening changbini jeonginin odasına getirdi. Kapıyı çalma ihtiyacı bile duymadan içeri daldı ama kimsenin olmadığını görünce Changbine döndü.
"Prensim şifacı şimdi gelir. Siz isterseniz buyrun oturun burda. Benim gitmem gerek malum yarın prensin doğum günü"
"Sana da çok ters davrandım kusura bakma anlık sinirle oldu"
"Yok yok sorun değil siz sıkmayın canınızı"
Huening gülen yüzüyle kapatmıştı kapıyı. Kapanan kapı ardından ise şunları söyledi.
"Ay götüm. Bunların hepsi prensliğine güveniyor yemin ediyorum."
Huening kendi kendine konuşarak çıkmıştı merdivenleri.
Changbin ise belinin acısından girdiği odaya odaklanamamıştı. Yavaş yavaş gözlerini açmış ve belini ağrımayacak şekilde ovdu.
"Şifacı demek he? Bu kadar küçük olması beklemezdim"
Yerinden yavaşça kalktı ve masanın ardında kalan ilaç dolabına yürüdü. Dolapta yerine göre şişe ilaçlar, yerine göre yılan derisi, akrep zehri, yerine göre ise özü sıkılıp kurutulmuş çiçekler ve bitkiler vardı.
Dolaptan odağını ayırıp geniş masaya baktı. Masada türlü kağıtlar ve ilaç şişeleri vardı. Bir kutunun içinde ise 50'den fazla (changbine göre) merhem kutusu vardı.
