Bütün aşklar biter zamanla ya da evren ayırır aşıkları birbirlerinin canını yakarak kalplerindeki aşkı öldürürler. En sonunda ise mantık devreye girer ve "Bir gün biteceğini söylemiştim. " Der ve hayatın geri kalanında kalp yerine mantık konuşur hayatımız boyunca bir daha delicesine aşık olana kadar mantık konuşur kalp susar.
Yıl 2018
Banyodan küçük adımlarla çıkıyordum, dün babam toprak amcaların geleceğini söylemişti kahvaltı için bu yüzden o kahvaltı masasında eksiksiz olmalıydık. Saat 8.50 tam 10 dakika sonra kahvaltı masasında olmam gerekiyordu heyecanlıydım çünkü o da gelecekti. Konuşmamız gereken şeyler var diyip duruyordu bu gün konuşacaktık düzgünce, kalbimin sesini duyar diye korkuyordum her seferinde yanındayken heyecanlanmamak mümkün değildi çünkü. Mavi kot şortumu ve beyaz ince askılı cropumu giyip kahvaltı sofrasına indim, Kaya'lar daha yeni oturuyordu. Göz göze geldik gülümsediğinde ben de gülümsedim ve masaya geçtim, yemekler yendi. Aynı zamanda da babam ve Toprak amca iş için konuşmaya başladılar."Kusura bakmayın, Ecrin ile bahçede biraz yürüyebilir miyiz acaba Taner amca? " dedi Kaya babama, babam ise bu durumdan memnun olmuş gibiydi. "Tabi Kaya, gidebilirsiniz. " Birlikte bahçeye çıktık büyük evimizddn, sahi ev sadece dört duvara mı deniyordu çünkü ben evimde hissetmiyordum, ev hep soğuk mu olurdu? Kaya benim evim miydi? O evim olamazdı çünkü ben onun yanındayken hep üşürdüm. "Beni seviyor musun Ecrin? " Kaya'nın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım, ve düşünmeden cevap verdim. "Evet hem de çok kıvırcık. " Gülümsedi, anında benim de gülüşüm yüzüme yayıldı. Gözleri hiç gözlerimden ayrılmazdı, her zaman gözlerimin içine bakardı ne arardı orada bilmezdim hiç ama severdim de içten bakmasını. "Sevgili olsana benimle Ecrin. " Dünya durdu, kalbim atmayı bıraktı gibi hissettim ama o gözlerimin içine bakarak gülümsüyordu."Beni sevdiğini bilmiyordum. " Yakınıma geldi biraz daha. "Sen beni seviyorsun Ecrin, utanıyorsun bana bakamıyorsun, çok az konuşuyorsun yanımdaykem. " Gülümsedim, onun kadar güzel değildi belki ama gülümsedim işte. Anladım o an sevgili olduğumuzu, çocukluk aşkım, ilk aşkım, ilk acım, ilk iz, ilk jilet darbesi, ilk haykırış... Ben bunları aşk zannetmiştim. Bir anda tutup kendine çekti beni, sarıldık. "Neden unuttun? " Gülümsüyordum ama onun sesi pek de gülümsüyormuş gibi değildi. "Neyi Kaya? " Siyah Saçlarımı okşamaya başladı. "Kollarına açtığım jilet izlerini kapatman gerektiğini söylemiştim izler prensesi, neden sana söylediğim halde izleri kapatmadın? Canın yanar bu şekilde ama siyah inci öyle değil mi? " Buz kestim.
Aşk bu değildi, bunu daha sonradan ihaneti tattığımda fark ettim. O zamanlar sadece 13 yaşındaydım hayatımın başında, ve bana kimse aşkın ne olduğunu öğretmedi. Annem pavyon kenarlarında sürterdi her gün her hafta başka bi adamın evinde kalırdı babam sesini çıkarmaz eve kadın atardı. Annem yemek yedirmezdi, babam ışıkları açmama izin vermezdi karanlıkta kalırdım, ağladığımda dayak yerdim, Kaya jiletle her kafası bozulduğunda kollarımı ya da bacaklarımı keserdi. Bana kimse öğretmemişti sevgiyi, şevkati, aşkı. Ben hep merak edip her şeyin üstüne koşmuş ve her seferinde de taşarın üstüne düşüp dizlerimi parçalamıştım.
Aşk can yakmazdı.
Seven adam sevdiği kadının kollarına jilet izleri açmazdı.
İyi bir anne kızına yemek yedirirdi.
İyi bir baba kızının saçlarını koparırcasına çekip dövmezdi.
Ben bunu çok sonradan anladım, küçük Duru Ecrin Akar ise bunu hâlâ sevgi zannediyordu...Günümüz
Hayatım boyunca kimse beni sevdiğini söylemedi. Ne annem, ne babam, ne de Kaya. Evden kaçalı 4 ay oluyordu 18 yaşındaydım ve Pusat ile Ankara'nın en tenha sokaklarından birinde ev tutmuş orada kalıyorduk, bir part-time işte çalışıyor bütün masrafları Pusat'ın yüklemiyordum -ki her ay düzenli olarak yüklü bir miktarda babası para yolluyordu - kahve dükkanında çalışarak zaman geçiriyordum. Asıl amacım normal bir hayattı, yaşananlara rağmen normal bir hayat istiyordum. Pusat doğduğumdan beri abim gibiydi, kaçalım dediğinde hiç düşünmeden beni nereye götüreceğini bile umursamadan peşine takıldım ve en sonunda gözlerimi Ankara da açtım. Geçmişimi kimseye göstermeden ve kendim de bilmiyormuş gibi yaparak 4 ayımı geçirdim. Şimdi ise motorumla üniversiteme doğru sürüyordum, İngiliz Dili ve Edebiyatı hazırlık sınıfında bir öğrenciydim. Arkadaşlarım vardı, yeni bir kişiliğim vardı ve yeni bir hayatım vardı. En azından ben geçmişimi peşimde bıraktığımı zannediyordum ama bırakamamışım. O her zaman arkamda bir gölge gibi beni takip ediyormuş...Bu günlük bu kadar ilk bölüm kısa oldu ama diğer bölümlerde görüşelim askimlerrr 🤭❤💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıklar söndüğünde
Teen FictionIşıklar yanmıyor, bu gün ışıkları kapatmasak olur mu baba? Siyah gözleri geceyi anlatıyordu bana, hep gözleri bana dokunsun isterdim uzaktan değil gece karası biraz da olsa yakından bak bana. Anne acıktım , bu gün de mi yemek vermeyeceksiniz bana...