4-Sen kimsin Demir Dante Martini?

608 33 89
                                    

Dışarıda bir yerlerde, soğuktan donuyor ama üşüdüğünü de söylemiyor. Sahilde kumların üstüne oturmuş, siyah incisini bekliyor. Kimse yok yapayalnız, saatler geçiyor ama çocuk kızı beklemekten vazgeçmiyor, kıza ihtiyacı var. Kız gelmiyor, ne zaman geleceğini bilmiyor kıvırcık saçlı çocuk ama beklemekten de vazgeçmiyor. Sonra anlıyor çocuk kızın gelmeyeceğini ama bekliyor işte, bir umut kız ona tekrar geri döner diye. Kız ona hiçbir zaman dönmüyor.

Seçimler en nefret ettiğim anlarda bana sunuluyordu, ben o anlardan nefret ederdim. Kaya ve Demir arasında bir seçim yapmıştım, bu seçimin bazı sonuçları olacaktı bunu da biliyordum. Kimsenin canı yansın istememiştim bu seçimde fakat benim ve Demir'in canı yanmıştı, ben önemli değildim ama onun canı yanmıştı.

Şimdi Kaya'nın arabasında ön koltukta Kaya'nın nereye sürdüğünü bilmeden bekliyordum. Demir'e Kaya ile gitmek istediğimi söylediğimde yüzünde büyük bir hayal kırıklığı vardı, biz gözden kaybolana kadar da arkamızdan bakmıştı. Eğer Demir'i seçseydim daha çok canı yanardı, Kaya peşini bırakmazdı ki. Kaya, Demir'in canını yakmasın istedim ama en çok canını yakan ben olmuştum. Kaya'nın yanından ayrıldıktan sonra yanına gitmeye yüzüm olur muydu bilmiyordum, ama gitmek istiyordum. Demir kendini Kaya'dan kurtarabilir miydi? Gerçekte kimdi ki Demir? Hiçbir şey bilmiyordum hakkında, iyi biri miydi bana gösterdiği gibi?

"Nereye gidiyoruz? " Sesim ona olan nefretimi belli ediyordu, salak değildi çok zekiydi her şeyi anlayabiliyordu. Yoldan bir kaç saniye gözlerini çekip bana baktı, sinirliydi ama en çok da kırgındı. Kırgın olması gereken bendim, sinirli olması gereken bendim, bunları hak edecek hiçbir şey yapmamıştım. "Lunaparka gitmek istiyordum ama akşamları daha çok hoşuma gidiyor, sahil de yok. " Lunaparkları çok severdi, hiç kimse onu götürmemişti çünkü. İlk araba sürmeyi öğrendiği zaman beri babasının arabasını kaçırır ve beni de alıp lunaparka giderdik. Lunapark ona huzur verirdi, ben ise lunaparkları hiç sevmezdim o istiyor diye giderdim. "Beni eve bırak, seni görmek istemiyorum. " Araba ani bir frenle durdu, bir parka gelmiştik kimse yoktu. "Kes şu tripleri!" Ne tripinden bahsediyordu, hayatımı mahvetmişti. Yüzüne baktım son kez, midemi bulandırıyordu. Kapıyı açıp kendimi dışarı attım, parkın içinden hızla yürümeye başladım. Bileğim sertçe çekildi ve durdum, bileğimi sıkıyordu. "Nereye gittiğini zannediyorsun? Konuşacağız. " Kolumu çektim daha çok sıktı, moraracaktı. "Konuşmak istemiyorum! Bir seçim yaptırdın bana bu seçimde seni seçtim diye sana aşık olduğumu mu zannediyorsun? Ben sana hiçbir zaman aşık değildim! " Boğazımın acımasını umursamadan bağırdım, herkes bize bakıyordu ama umurumda değildi. Beni kendine çekti, diğer bileğimden de tutup beni sabitledi. "Ona sarıldın, bana hiçbir zaman kollarını öyle açmadın. Ona gülümsüyorsun, bana hiçbir zaman öyle gülmedin. Ona bakarken gözlerin parlıyor ama bana bakarken hiçbir zaman gözlerin öyle parlamadı... Onu mu seviyorsun Duru? Sevilemeyecek kadar kötü biri miyim? " İlk defa bana Duru demişti, Kaya bana her zaman Ecrin derdi ama ilk defa Duru demişti. Sakinleşiyordum ama sakinleşmemem gerekiyordu, o benim canımı çok yakmıştı. "İnsan sevdiği insana sevdiğini belli eder, onun canını yakmaz, sevdiği kadını insan jiletlemez, insan olan bunu yapmazdı ama sen yaptın. Sen diğer insanlara kızdığın için hep bana patladın, hak etmedim." Bileklerimi daha çok sıktı, inledim. "Sana hiçbir zaman seni seviyorum demedim, çünkü seni yıllarca sevmedim." Duymak istemiyordum, kulaklarımı gerçeklere kapatmak istedim ama ellerimi ondan kurtaramadım. "Ama sen gittiğinde seni ne kadar çok sevdiğimi anladım, lütfen bırakma beni." Bileklerimi ne kadar çok kurtarmaya çalışsam da bırakmıyor üstüne daha çok sıkıyordu, gözlerimden yaşların aktığını hissettim. İnsanlar bizi görüyordu ama hiçbir şekilde müdahale bile etmiyorlardı. "Bırak! Sevmiyorum seni ben. " Sonra birden Kaya'ya biri yumruk attı, yumruğun etkisiyle Kaya bileklerimi bırakıp sendeledi. Yüzü yana dönmüştü ve dudağı kanıyordu, o ise gülüyordu. Gözlerimdeki yaşlarla yumruk atana baktığımda onu gördüm, onu seçmediğim halde peşimden gelmişti. Demir. Bana o kadar soğuk bakıyordu ki yaptığım seçimden pişman oldum, yaptığım seçimin bir sonucu olduğunu şimdi daha iyi anlıyordum. "Onu tehdit ettin, zorla seninle gitmesine neden oldun. Bunun bedelini sana ödeteceğim, ona daha fazla zarar vermene izin vermeyeceğim." Demir bana bakarak konuşmuştu, zorla geldiğimin de farkındaydı. Lütfen, lütfen onu sevdiğimi düşünme. Peki sen ona aşık olmadığına emin misin Duru? Hiç sanmıyorum. Kaya kahkaha attı dudağındaki kanı parmaklarıyla silerken, Demir'in gözleri bendeydi Kaya ise Demir'e aklından neler geçtiğini anlayamadığım bakışlarıyla bakıyordu. Ben yine aralarındaydım, yine bir seçim yapılacağını zannetmiyordum ama ikisi de vazgeçmeye niyetleri yokmuş gibi bakıyordu. İlk konuşan Kaya oldu. "Kendine bir katil mi arıyorsun Martini? Denk değiliz, şimdi buradan Ecrin ile el ele çıkıp gideceğim." Katil mi? Katil sen misin Kaya? "Onun elini tutabileceğini mi zannediyorsun?" Bir ıslık sesi duyuldu, Demir'in bakışları sese döndü. Ben de baktığımda gelen kişinin Kutay olduğunu gördüm, bir Porsche'nin kaputuna yaslanmış buraya bakıyordu. Demir'le birbirlerine bakışlarıyla sözsüz bir iletişim geçti aralarında ve Kutay bizim yanımıza yürümeye başladı. Kutay'ın burada ne işi vardı? işler hiç de iyi bir yere gitmiyordu. Kaya'nın da bakışları Kutay'ı buldu, sonra Demir bana baktı. "Kutay'la git çok uzun sürmeden ben de yanına geleceğim." Çok soğuktu, Ankara değil de beni o üşütüyordu. Ankara'nın siyah bulutları tepemizdeydi. "Önden yürü Ecrin." Kutay nazikçe arabayı gösterdi, son kez Demir'e ve Kaya'ya baktım, arabaya doğru yürümeye başladım. " Neden sevgilimin elini tutmayayım Demir, daha önceden de yaptığım şeydi?" Bir yumruk sesi daha geldi arkamı dönüp baktığımda yanlarına gidecektim ama Kutay beni tuttu. "Arabaya yürü Ecrin, yoksa ben seni zorla o arabaya sokarım." Eğer yanlarına gidersem Demir daha çok sinirlenecekti, sesimi çıkarmadan arabanın ön koltuğuna oturdum. Kutay arabanın kapısını kapatıp kapıları kilitledi, kaputa yaslanıp Demir ve Kaya'yı izlemeye başladı. Tekrar konuşuyorlardı ama duyamıyordum işte en sonunda Kaya Demir'e bir şey söyledi ve Demir Kaya'ya defalarca yumruk atıp yere serdi. Durmadan yumruk atıyordu, Kaya yumruktan kaçtığında Demir'e yumruk attı. Yumruk Demir'e pek etki etmiş gibi görünmüyordu, Demir Kaya'yı yumruklamaya devam etti. Daha fazla izleyemedim, ellerimi kulaklarıma kapattım ve gözlerimi yumdum.

Işıklar söndüğündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin