Yeni tanıdığınız bir insanı özleyebiliyordunuz, yıllardır tanıdığınız birini de özleyebiliyordunuz. Bazen o iki kişi birbirlerine düşman oluyordu, sizin yüzünüzden birbirlerini yaralıyor ve silah çekiyorlardı. Biri ölecekti, belki de herkes ölecekti. Bu mutlu bir yazarın elinden çıkmış bir kurgu değildi, yazar yaralı olduğu için bizi de yaralıyordu. Bu kurgu mutlu mu bitecekti, yoksa sonunda herkes yaralanacak mıydı?
2 adam vardı değer verdiğim; Biri gözlerimi açtığımdan beri tanıdığım, yaralarıyla ne olursa olsun yaşamaya devam eden, bencil, her seferinde bana geri dönen, üzgün diye herkesi üzen bir adamdı. Kalbinde sevgi vardı, iyilik vardı. Ben görmüştüm. Her aynaya baktığında kendinden nefret eden, her gece uyuyamamaktan ve ağlamaktan gözlerinin altı mosmor olan o adamı tanıyordum ve o adam beni seviyordu. O kötü biri değil, herkes ona sırtını döndüğü için insanlara böyle davranıyordu. Beni ne olursa olsun bırakmıyordu ve savaşıyordu, bundan sonra da bırakamazdı çünkü benden başka kimsesi yoktu. Ben de onu bırakamazdım, kıyamazdım ona. Bu adam bana çok kötü davrandı ama kötü biri değildi, bu adam Kaya'ydı.
Bir adam vardı neredeyse 1 aydır tanıdığım, ilk gördüğümde sinir olduğum İtalyan adam. İlk gördüğüm andan beri sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuş gibiydik, kalbi temizdi. Onun kim olduğunu bilmiyordum, onun da sırları vardı herkes gibi. Bana kendini doğru düzgün açmadı, belki de katildi ama yanında durmaya devam ettim ve devam da edecektim. Gözlerinde gecenin karanlığını görüyordum ama korkmuyordum çünkü o karanlıkta o vardı ve beni herkesten koruyordu. Beni seviyor muydu, yoksa sevmiyor muydu bilmiyordum ama ben ona değer veriyordum. Ben bu iki adama da değer veriyordum, ikisinin de canı yansın istemiyordum. Belki de bu yüzden en çok benim canım yanıyordu, kendimden çok onları düşündüğüm için.
Gözlerimi açtım kimin vurulduğunu görmek ve yardım etmek, gözlerimi açtım. Kimseye bir şey olmamıştı, Kaya ve Demir birbirlerine silah çekmeye devam ediyorlardı ama kan yoktu. Fetih vardı, elinde bir silah vardı ve havadaydı. Fetih elini yere indirdi, havaya sıkmıştı. "Sikerim amına koyayım, ne kavganız varmış be sizin." Dedi Fetih.
Kaya silahını göz devirerek indirdi, Kaya'nın silahı indirdiğini gören Demir de silahını indirdi. "Diğer Martini de geldi, siz sülalece sülük gibisiniz." Göz yaşlarımı sildim, Demir bana döndü hızla yanıma geldi. Dizlerinin üstüne çöktü ve bana sarıldı. "Özür dilerim, bu yüzden gelme dedim. Elimde silahla beni görmeni istemedim." Sıkı sıkı ona sarıldım, bir şey olmasın diye.
"Şuna bakın, daha bu gün ellerime pansuman yapan kadın 1 aydır tanıdığı adamın kollarına girmiş. Daha bu gün beraberdik be Ecrin, kollarını sardığın adam benden daha iğrenç bir insan. Kollarını kime sardığına dikkat etmelisin, bir gün bu adam yüzünden bile ölebilirsin." Kafamı yasladığım beden gerildi, bedenini benden çekecekken ona daha sıkı sarıldım.
"Yapma, bırak da ben halledeyim." Kollarımı ondan çektim, kaşlarını çatarak yüzüme bakıyordu. "Güzel bir gündü Demir, iyi geceler." Ayağa kalktığımda o da kalktı, arkamı dönüp gidecektim ama bileğimi tuttu. "Elimi tuttuğunda bir daha bırakamazsın dedim, beni bırakıp yine ona gitmene izin vermeyeceğim." Böyle dememişti ki, delirmişti yine. "Öyle bir şey demedin ki sen."
"Ben Dante'yim, kıskancım kızım ben. Bu adamla aynı ortamda bile duramazsın, sikerim belasını ve ölümden de korkmuyorum." Tam bir şey diyeceğim sırada beni sırtına aldı, dünya da tam tersine dönmüştü. "Onu nereye götürüyorsun Dante?" Evet Demir, Kaya güzel bir soru sordu ilk defa. "Otur oturduğun yere Baranov, bu seferki kurşunlar havayı değil seni isabet alır." Fetih de tam gıcıktı, adam beni sırtına aldı yahu.
"İndirsene Demir beni, delirdin mi sen? Başım dönüyor, sırtına kusarım bak." Kapıyı kapatıp merdivenleri çıkmaya başladı, aynı zamanda da gülüyordu. "Aradığınız Demir'e şu anda ulaşılmıyor sinyal sesinden sonra da aramayınız, Dante var onunla idare ediverin." Göz devirdim aynı zamanda da bağırmaya devam ediyordum ve sırtına vuruyordum, arada cimcikliyordum. Canı yanmıyor gibiydi, gıkını dahi çıkarmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıklar söndüğünde
Roman pour AdolescentsIşıklar yanmıyor, bu gün ışıkları kapatmasak olur mu baba? Siyah gözleri geceyi anlatıyordu bana, hep gözleri bana dokunsun isterdim uzaktan değil gece karası biraz da olsa yakından bak bana. Anne acıktım , bu gün de mi yemek vermeyeceksiniz bana...