Hayatımıza biri girse de geçmişi unutamadıktan sonra hayatımıza giren kişinin pek de bir önemi olmuyordu, geçmişi silmedikten sonra yeni biriyle tanışmanın ne anlamı vardı ki? Yarayı kapatmaya çalışıyorduk fakat bunu daha derin bir yarayla yapıyorduk. Geçmişimin derinlinğinde boğulurken başkası hayatıma bir anda girebilir miydi?
Rüzgarı tenimde hissediyordum, Ankara'nın rüzgarı tenimi üşütüyordu. Ekim ayı olsa da üstümdeki ince beyaz uzun kollu cropum ve altımdaki mavi bol pantolonumla biraz da olsa üşüyordum. Sonra bir anda etrafımı 6 tane motor sardı, hepsinin farklı renkte motoru ve kaskı vardı. Hızlarını benimkiyle eşitledilereşitlediler ve sonra siyah kasklı olan bakışlarını bana çevirdi, ne oluyordu böyle? Hızımı arttırdım, o da hızını arttırıp yanımda sürmeye başladı. Ne yaparsam tekrarlıyordu, dertleri neydi bunların? Siyah kasklı olanın motorunda garip desenler ve yazılar vardı, kaskında da aynı şekilde. Yanıma daha çok yaklaştı ben uzaklaştıkça yaklaşmaya devam ediyordu, daha fazla uzaklaşamazdım. "Güzel motor volpe! " Diye bağırdı garip bir Türkçeyle. Gülerek uzaklaştı, diğerleri de onu takip etti. Volpe tilki demekti İtalyanca da, İtalyan mıydı? Bazı insanlad cidden garipti, böyle insanlar hayatıma çok girmezlerdi. Hızla okula sürdüm
Okula yaklaştığımda yine o çocuğu gördüm bizim okula sürüyordu arkadaşlarıyla birlikte, ben de arkasından hızla park alanına girdim. Benim peşimden onlar da sırayla geldiler, motorumdan indiğim gibi kaskımı çıkardım. Sinirle siyah kasklı çocuğun yanına gittim, arkasını dönerken kaskını çıkardı. Büyük bir gülümseme, güzel gamzeler, kulağının altındaki tam boynunun sağında olan kelebek dövmesi, deri ceketi ve deri eldivenleriyle göz alıcı görünüyordu. Kararlı ve sert yüzüme ters karşımdaki adam alay ediyor gibiydi. "Ne yaptığını zannediyorsun kelebek? " Daha fazla gülümsedi ama içten bir gülümsemeye benziyordu, arkadaşaları da bizi izliyorlardı. 2 kız 3 erkek ve kelebekçi çocuk. "Yamaha YZF R6, güzel seçim sert kız. " Çok güzel bir konuşamsı vardı, çok hoş bir telafuzu vardı. Yabancı olduğu kesindi, adı neydi acaba? Motoruna baktım benim motorumla aynıydı ama onun motoru siyahtı, benimki gibi. Fakat onun motorunda farklı yazı ve desenler vardı benimki düz motordu işte, kaskı da siyahtı benimki kırmızıydı. "Neden etrafımı çevirdiniz, beni tanıyor musunuz? " Babamın adamları mısınız? Biraz daha yaklaştı. "Ders saatin geldi sanırım volpe, daha sonra görüşürüz kızıl. " Dalga geçiyor gibiydi bu dingil, alay eder gibi güldüm. "Daha sonra görüşürüz kelebek. " Daha sonraya vurgu yaparak dersim olan bölüme doğru yürümeye başladım. Siyah saçları , bir sürü dövmesi, uzun boyu, yapılı vücudu, beyaz teni ve siyah gözü vardı. Yakışıklıydı ama babamın gönderdiği biri olması beni korkutuyordu veya Kaya'nın.
"Sınıfımızda bir çocuk vardı ama görmeniz lazım, çok havalıydı. " Selin bölümünde bir çocuk görmüştü ve onu anlatıyordu, üniversite başlayalı bir kaç gün oluyordu ve Selin de o çocuğu yeni görmüştü. Bir kahvecide oturmuş kahve içiyorduk, Selin, Irmak, Burak, Kuzey ve ben. "Numarasını neden istemedin? " Diye sordu Irmak. Selin'in cevap vermesine kalmadan Selin'in gözleri kapıya takıldı. "İşte mavi kazaklı çocuk, bu o! " Selin'in yanında oturduğum için arkamı dönmeme gerek kalmadı ve ben de diğerleri gibi kapıya baktım. "Lan bu Demir'lerin grubu. " Kuzey onları tanıyordu, bunlar kelebekçi çocuk ve arkadaşlarıydı. Kaşlarım çatıldı ve onunla göz göze geldim, beni gördüğü gibi gülümsedi. Gözlerini benden ayırmadan arkadaşlarına bir şeyler söyledi ve masamıza doğru yürümeye başladılar. "Naber biladerim. " Kuzey'in hitap ettiği kişi o olmuştu, onun gözleri benimkinden ayrılmamıştı. "Bi kahve alıp çıkıcaktık sonra sizi görünce bi selam verelim dedik. " Simsiyah gözleri ne kadar güzeldi, üstümde başka birinin daha gözlerini hissettim. Irmak imalı imalı sırıtıyordu, göz devirip kahvemden bir yudum aldım öğlen bile olmamıştı daha. "Nereye gidiyorsunuz Demir? " Bakışlarımı bardağımdan alıp Demir'e çevirdim. Adı Demir'di. Bana bakıyordu, gözlerini hiç çekmemiş miydi? Dudaklarını yalayıp konuşmaya devam etti. "Aslında akşam kamp yapacaktık, eğlence arıyoruz işte. Siz de gelsenize. " Selin bir anda lafa atladı. "Kesinlikle olur. " Gözleri mavi kazaklı çocuktaydı, cidden mi Selin bu kadar da hoşlandığını belli etmezsin ama kızım. "Bana fark etmez. " Diyen Burak'ın ardından. "Ben okeyim. " Diyen Irmak oldu, gözler bana döndü ama benim gözlerim hâlâ ondaydı. "Kaçta gidiyoruz? " Diye sordum Demir'e. Gülümsedi, gamzelerinin ne kadar güzel olduğunu söylemiş miydim? Söylediysem bile yine söyleyeceğim çünkü çok güzeller. "Öğlen 12 de ortak bir yerde buluşalım mı? " Kafasını biraz yana yatırarak bana bakmaya devam etti, gözlerimi devirdim. Gözlerimi devirdim çünkü tatlıydı, gülersem ona yeşil ışık yaktığımı zannederdi."okeyyy, ben sizi evlerinizden alırım sonra da hep beraber gideriz. "Diye ortaya konuştu Kuzey. Son defa bana bakıp el salladı ve gittiler. Ne garip biriydi ama ve yakışıklı her neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıklar söndüğünde
Novela JuvenilIşıklar yanmıyor, bu gün ışıkları kapatmasak olur mu baba? Siyah gözleri geceyi anlatıyordu bana, hep gözleri bana dokunsun isterdim uzaktan değil gece karası biraz da olsa yakından bak bana. Anne acıktım , bu gün de mi yemek vermeyeceksiniz bana...