9-Gerçeğin fragmanı

130 9 17
                                    

İyi okumalar, umarım beğenirsiniz. Bu kitaptaki bazı sahneler hayâl ürünü, bazıları ise gerçektir.

Bazı dönüm noktaları olur, hayatımız birden değişir. O dönüm noktaları bazen çok acı verir, bazen ise çok mutlu eder. Bu gün öğrendiğim şeylerin maddi hesabı yoktu, öyle ağır gelmişti bana. Omuzlarımla taşıyamayacak kadar ağır hissettim, yalanlar üstüne kurulmuş bir hayat yaşıyormuş gibi hissettim. Etrafımda olan insanların ne yalanı bitiyor ne de nefreti, ben ikisinin arasında ölüyor gibiyim. Saat tam gece yarısı oldu, odamdayım ve kimse yok. Pusat da yok, Demir de. Bu gün ne mi oldu? Aslında her şey bir kaç saat önce yaşandı, kelimeler kifayetsiz kaldı bu gün.

Bir kaç saat önce

Aynada sade makyajıma baktım sonra ise eteğime ve kazağıma, havanın soğukluğuna inat sanki etek giymiştim. Gerçekten benim için çok zordu etek giymek bu havalarda ama bu aralar çok fazla giyiyordum, havayla da inatlaşıyordum. Montumu ve telefonumu da alıp evden çıktım, Pusat bir süreliğine evde yoktu İstanbul'daydı babasının yanında. Ne kadar sürerdi gelmesi bilmiyordum ama uzun süreceği kesin gibiydi, bu gün okula gitmiştim Demir ile ve morali bozuk olduğu yüzünden belliydi. Neyi olduğunu sorduğumda ise kestirip atmıştı, hatta çok fazla ısrar ettiğim için bildiğin kaçmıştı.

Şimdi motoruma bindim ve Demir'in bana attığı adrese sürüyorum, Sinan'ın evine. Kötü şeyler olacaktı çünkü olmasa Demir bu kadar gerilmezdi, Sinan beni de çağırmıştı bunun nedeni ise benim de bazı şeyleri duymamı istiyordu. Büyük bir villanın önünde durdum, kapılar açıldı. Motorundan indim ve kapıdan içeri girdim, taş yolda yürüdüm evin kapısına kadar. Zile tam basacakken kapı açıldı, Sinan kapıyı açmıştı. "Geç kaldın, assolistler en son sahneye çıkar falan mı demek istedin şimdi sen?" Bu çocuk cidden hastaydı bence, çok garipti.

Yüzüne kaşlarımı çatarak bakıyordum ama o bana inat gülümsüyordu, tabi bu gece anamızdan emdiğimiz sütü burnumuzdan getirecekti ya ondan bu kadar mutlu. "Evet, assolistler en son sahneye çıkar. " Son sözlerimi de söyleyip içeri girdim, ev çok büyüktü Demir ve Fetih neredeydi. "Gel Duru, yaptın şovunu ama beni takip et." Yine bilmiş bilmiş konuştu, onu takip edecekmişim eder miyim? Tabi ki de ederim, kaybolmaya niyetim yok. Sinan bizi salon olduğunu düşündüğüm bir odaya getirdi, oda genişti ve koltukların karşısında da bir televizyon vardı. Demir ikili bir koltukta, Fetih de tekli bir koltukta oturuyordu. Sinan, Fetih'in yanındaki tekli koltuğa oturdu.

Daha fazla ayakta kalmaktan sıkıldığım için ben de Demir'in yanına oturdum, kokusu hemen burnuma geldiğinde gülümsedim. Saçlarımla oynamaya başladı, babamın koparırcasına çektiği saçlarımı sevdi. "Çok güzel olmuşsun, her şeyi bırakıp gitmek için geç değil. Gidebiliriz, gitmek istediğini söyle yeter." Burada olmaktan rahatsızdı, yüzünde hüzün vardı. Öğreneceğim şeylerden korkuyordu, bana ne kadar yalan söyledin Demir? Sonunu düşünmeden kaç kere söyledin o yalanları, kaç kere zehirledin sözlerinle beni?

"Kalmak istiyorum, her şeyi de öğrenmek istiyorum." Demir yutkundu, Sinan büyük bir kahkaha attı. "Bu kızı sevdim ve merak etme Duru sırları öğreneceksin, her şeyi bir anda değil ama yavaş yavaş öğreneceksin." Sinan düşmanlarını zaaflarından vuruyordu, hem de yavaş yavaş. Bir zehir gibiydi hemen acıtmıyordu, yavaş yavaş öldürüyordu sizi ve Sinan bu gün bize bunu yapacaktı. "Benim buradaki rolüm ne Tarumar, süs diye mi çağırdın beni?" Fetih'in soğuk sesi aramıza girdi, merak içimi ele geçirdi. Fetih'in buradaki rolünü merakım gittikçe arttı, en çok kimi yaralayacağını merak ettim.

"Senin de öğrenmen gerekenler var Fetih ve önce seninle başlayacağım." Ellerim üşümeye başladı, Fetih'i koruma dürtüsü içimi ele geçirdi sanki, Sinan bu gün eğlenmek istiyordu ve bunu da Demir ile Fetih üzerinden yapıyordu. Masadaki şaraptan kendine doldurdu. "Size doldurmayacağım çünkü boğazınızdan geçmeyeceğine eminim, artık başlayalım bence." Kumandayı alıp televizyonu açtı, Sinan keyifle bacak bacak üstüne atıp şarabını yudumladı. Görüntülerde Demir ve annesi vardı, Demir'in kasıldığını hissettim.

Işıklar söndüğündeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin