Gözlerimi açtığımda ışıktan rahatsız olup birkaç kez kırpıştırdım. En son bayıldığımı hatırlarken etrafıma bakındığımda hastane odasında olduğumu anladım.
Midem yanıyordu hâlâ ve boğazımdaki acılık da gitmiş değildi.
Odada kimseyi göremediğimde yatağın hemen yanındaki düğmeye basarak hemşireyi çağırdım.
Biraz sonra içeri giren hemşire ve doktora baktım.
"Uyanmışsın bakıyorum." diyerek güldü doktor.
Gözlerimi kontrol ettikten sonra da dosyama baktı.
"Ne zamandır buradayım?"
"Dün geceden beri buradasın. Saat on bir."
"Kötü bir şey mi var doktor bey?"
"Öncelikle Anka, bana son zamanlarda yaşadığın şikayetleri söylemeni istiyorum."
"Bir şikayetim yoktu ki."
"Düşün, ufak da olsa vardır."
"Yani, bazen midemde yanmalar oluyordu. En azından şu iki haftadır sık sık oluyor ama ben reflümden dolayı oluyor diye önemsemiyordum. Bazen de böyle ağzıma kan tadı geliyordu yanmalar olduğu zaman."
"Sence bunlar şikayet değil mi Anka?" diye sorduğunda sessiz kaldım.
"Ne olduğunu söyleyecek misiniz doktor bey?"
"Bak Anka, buraya geldiğinde neyin olduğunu bilmiyorduk. Sonrasında üstündeki kan lekesinden ve ağzının kenarında kuruyup kalmış kan lekesinden yola çıktık. Bazı tetkiklerin ardından endoskopi yoluyla da midene baktık. Midende fark ettiğimiz bir durum nedeniyle de parça alarak biyopsi yaptık."
"Yani doktor bey?" diyerek merakla sordum.
Düşündüğüm şey olmasın, lütfen Allah'ım olmasın.
"Midende belirlenemeyen bir hücre topluluğu var Anka. Kanser hücresi olmasından şüpheleniyoruz."
Duyduğum cümleler paniklememe yeterken kanser olduğum düşüncesi çoktan tüm beynimi kaplamıştı.
Adını duymak bile tüylerimi diken diken ederken şimdi o hastalığa sahip olduğumu bilmek apayrı bir duyguydu.
Öleceğini bilmek gibi bir şeydi bu.
Peki Ferdi napacaktı? Eğer ölürsem o nasıl yaşayacaktı?
"Ama senden sakin olmanı istiyorum Anka. Büyük bir kitle değil. Henüz başındaysa kurtulmamız çok kolay olur. Pet-ct ye gitmen gerekiyor. Bugün gireceksin. Ailen dışarıda seni bekliyor."
"Ferdi, Ferdi oradaysa lütfen onun gelmesini söyleyin." dedim hâlâ kendimde gibi hissetmezken.
Rahat olamıyordum bir türlü, peşimi bırakmıyordu öleceğim düşüncesi.
Doktor ve hemşire çıktıktan bir süre sonra içeri birisi girdi. Kafamı çevirdiğimde Ferdiyi gördüm.
Hızla yanıma geldiğinde ağlıyordu.
"Güzel kızım." diyerek elimi öptü.
"Ferdi nolur ağlama." dedim benim de sesim titrerken.
"İyi misin?"
"İyiyim, merak etme."
"Nolur, bırakma beni Anka. Ben sensiz yapamam."
Ağlaması artarken titrediğini de fark ettim. Şimdi onun yüzünden ben de ağlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka | Ferdi Kadıoğlu
Fanfiction"Hâlâ sarhoş musun Ferdi?" "Bilmiyorum. Galiba güzelliğin hâlâ sarhoş ediyor beni." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.