"Dinleyecek misin Ferdi?" diye sordu karşımda hâlâ halsizce dururken.
"Dinleyeceğim." dedim sessizce.
Her şeyden çok istiyordum zaten bunu.
"Gel, içeri geçelim öyle anlat." dedim ikimizi de ayağa kaldırırken.
Onu koltuğa oturturken ben de karşısındaki koltuğa oturdum.
"Öncelikle her şey için özür dilerim Ferdi." diyerek başladı konuşmaya.
Sesinin tonundan korktuğu da üzüldüğü de belli oluyordu.
Derin bir nefes alıp verdi.
"Sen gittikten sonra ben de eve doğru yürümeye başladım. Yolda ilerlerken Irmak durdurdu beni. Aramızdaki ilişkiyi bildiğini söyledi. Fotoğrafımızı çekmiş okuldayken."
Ne demek biliyor? Ne demek fotoğrafımızı çekmiş?
"Nasıl?" diye sordum şaşkınlıkla.
"O gün sınıfta işte, kapı açık kalmıştı. O ara çekmiş."
Hiçbir şey söylemeyip iç çektim.
"Beni tehdit etti. Eğer Ferdi'den ayrılmazsan idarenin eline geçer bu fotoğraflar dedi."
"Sırf bunun için mi ayrıldın benden? Bana anlatabilirdin, beraber bir çözüm yolu arayabilirdik Anka." dedim yorgun sesimle.
O hâlâ yavaş yavaş ağlarken benim de gözlerim doluyordu.
"Biliyorum Ferdi.. Ama ben basit olanı seçtim. Çünkü ben korkağın tekiyim. Aştım sandığım şeyleri aşamadım, kendimi iyileştirmeye çabalamadım. Sadece kendimi kandırıp durdum. Benim bu bencilliğimin sonucunu ikimiz de ödedik. Bu yüzden ayrıldım senden, ilk zorlukta her şeyden korktum. O yüzden Ferdi, o yüzden benden daha iyilerini hakediyorsun. Ben ne sevilmeyi ne de sevmeyi hakediyorum."
Büyük bir zorlukla söylediği cümleleri benim de gözyaşlarımın akmasına sebep olurken sinirlerimin gerilmesine de sebep olmuştu.
"O zaman hâlâ sadece kendini düşünüyorsun Anka!" diye bağırdığımda kaşları havalanırken yüzüme baktı.
"Ne?" dedi sessizce.
"Ben seni böylesine severken sana layık değilim, git başkasını bul diyorsun bana. Soruyor musun ki senden başkasını sevebilir miyim diye?"
Titrek çıkmaması için binbir türlü uğraş verdiğim sesim yine de gereğinden fazla titrek çıkmıştı.
"Affedebilecek misin ki beni Ferdi? Güvenebilecek misin bana? Ben bile bilmezken sen bilebilecek misin beni?"
"Benim kalbim senin kalbine çoktan bağlandı Anka. Seni bilmemem mümkün değil." dedim gözyaşlarım süzülürken.
"Sana acı çektirmekten başka bir şey yapmıyorum Ferdi! Beni bu kadar kolay affedemezsin!" dedi ayağa kalkarken.
Ağlaması şiddetleniyordu yine.
"Ben acı çekiyorsam sen de acı çekiyorsun Anka! Bırak yaralarımızı beraber saralım." dedim ben de ayağa kalkıp karşısında beklerken.
"Ben bir yarayı sarıp yenisini açıyorum Ferdi. Ben sana bunu yapamam." dedi kafasını iki yana sallayarak.
"Olsun, açtığın yarayı da sararsın. Gelecekse senden gelsin o yaralar, başkasını istemiyorum."
"Kendini bile bile ateşe atıyorsun Ferdi." dedi ağlamaktan çıkmayan sesiyle.
"Ben kendimi o ateşe atalı çok oldu." dedim iyice yaklaşırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zümrüdüanka | Ferdi Kadıoğlu
Fanfic"Hâlâ sarhoş musun Ferdi?" "Bilmiyorum. Galiba güzelliğin hâlâ sarhoş ediyor beni." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.