Merhaba 😽
Kendimden Hallice-Sakince Yoruldum
Keyifli okumalar dilerim ✨
Ꮚ
Son zamanlarda her günüm oldukça sıradan ve sakin geçiyordu. Ta ki düne kadar yani çalıştığım kafeden kovulana dek. Bununla beraber bütün felaket senaryoları beynimde dolaşmaya başlamıştı. Anlık olarak işlerin daha da sarpa saracağını düşünmüş, dünyanın sonu gelmiş gibi davranmıştım kendi kendime. Bunun önüne geçemiyordum çünkü kimsem yoktu. Her zorluğu tek başıma kucaklamam gerekiyordu. Bu da demek oluyordu ki sürekli iş üstünde olmam lazımdı. Dün bunu dışarıya karşı ne kadar normal gibi yansıtmışsam da korkmuştum. Hem de çok korkmuştum çünkü her defasında başarısızlığı tadan kalbim bu defa kaldıramayacak diye korkmuştum. Ama sonradan öyle güzel şey olmuştu ki ben bile inanamamıştım ilk başta. Yeni bir kapı açılmıştı karşımda. Belki de hatalarımı düzeltebileceğim bu defa başarılı olacağım kapı. Yine de her şeyin benim elimde olduğunu biliyordum. Bu defa elimdeki ipleri sıkıca tutmalı, kayıp gitmesine izin vermemeliydim.
Ꮚ
Gece boyunca neredeyse hiç uyumamıştım. Bazen uyuyacak gibi olduysam da nedensiz bir şekilde geri uyanmıştım. Bunun nedeni muhtemelen akşam deliksiz uyumamdan kaynaklı olmalıydı.
Neyse ki yatakta döne döne sabahı etmiş, hazırlanmış ve dün Aylin'in konumunu attığı kafeye doğru yola çıkmıştım.
Heyecanlı ve gergindim. Tabii bu hisler vücuduma da yansıyordu. Ellerim buz gibiydi mesela. Heyecanlandığım zaman buz kesiyordu, titriyordu çünkü çok gergindim.
Derin nefesler eşliğinde kendimi sakinleştirerek konuma doğru gidiyordum. Sonuçta deneyimli olduğum işi yapıyordum. Yani iş görüşmesini.
Albatros Kafe
Kafe sahibinin yaratıcılığı gülümsememe neden olmuştu. Şimdiden içimin ısınması normal miydi?
Son bir kez derin nefesler eşliğinde ciğerlerime bayram edip kafenin kapısını açıp içeri girdim.
Ve boş olmanın verdiği rahatlıkla beraber etrafı incelemeye başladım.
Oldukça büyük bir kafeydi ve aynı zamanda masalar ahşaptan oluşuyordu. Duvarların rengi yer yer beyaz ve maviydi. Kafe sahibi kuşlara karşı çok ilgili olmalıydı ki adında da anlaşılıyordu duvarlarda kuş resimleri vardı. Bunların hepsi birleşince huzur verici bir ortam sağlanıyordu.
Ben öylece çevremi incelerken mutfaktan kıvırcık saçlı ve sempatik bir hanımefendi çıkıverdi.
Öylesine kıvırcıktı ki saçları sanki ona özel yaratılmış gibiydi.
Hemen yanıma gelip masadaki sandalyeleri indirmeye başladı.
"Ah kusura bakmayın lütfen. Kafeyi yeni açtığımız için çoğu şey eksik. Tek başıma olduğum için de çoğu şeye yetişemiyorum. Ah Alaz Allah seni kahretmesin nerede kaldın?"
Sondaki cümleyi kendi kendine söylediği için anlamamıştım ama şu an için önemli değil gibi duruyordu.
"Durun lütfen ben müşteri değilim aslında."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATROPOS
ChickLitAtropos: Geri adım atmaz, bildiğinden şaşmaz, bükülmez. Kimsesizlik, sırtımda taşıdığım en büyük yükümdü. Hayatımın her anında arkamda her daim gölgesini hissedeceğim canavardı. Aynı zamanda bana gerçekleri her daim hatırlatacak tek dostumdu. Kısac...