İzlerle giden yarım kalmışlar

492 30 4
                                    


15.BÖLÜM

Geçmiş' den kesitler

Önüne bak Gece! Düşeceksin." Annemin sıcacık elleri, ellerimdeydi.

Aceleciydi,evimizi geride bırakmış, teyzelerle seyahat etmiştik. Ve şimdi bir yere gidiyorduk, nereye gittiğimizi bilmiyordum, ağaçlıkların arasında ki evi göresiye kadar.
Kocaman bir evdi.

"Anne bak çok güzel bir ev!"Cevap vermedi. Annem bugün daha farklı biri gibiydi. Sinirlenmişti belki de, hep babama olduğu zamanlar gibi.
Ama buraya neden gelmiştik ki?

"Neden buraya geldik anne?"

"Sus Gece." Susmak zorunda kaldım çünkü annemi üzmek istemiyordum. Onu çok seviyordum evet babamı da seviyordum ama babam her zaman eve gelmezdi annem ise her zaman benimleydi.

Evi net bir açıyla gördüğümde demir parmaklıkları fark ettim. Çok uzunlardı bence babamın uzun boyundan bile daha yüksekti.
Neden evlerinde böyle korkutucu bir şey vardı ki?

Anneme sormadım çünkü susmamı istemişti susmaktan nefret ederdim. Ne vardı bağırarak şarkı söyleyip dertlerimizi anlatsaydık.

"Kim o?"

Bize açılan kapıdan içeriye girmiştik. Annemin elleri hala sımsıkı tutuyordu beni.

Görüş açıma annem yaşlarında güzel bir kadın girdi. Elinde çocuğu da vardı ama benden büyük olduğu kesindi. Eşek kadar olmuş, hala annesinin kucağındaydı. Kadının kolları kopmuyor mudu acaba?

Annem beni kucağına aldığında kollarının koptuğunu söylerdi.

Ama onun annesinin kolları kopmamıştı.

Annem beni başka bir odaya yönlendirirken önümüzde ki kadını takip ediyorduk. Kadın, çocuğu yatağına yatırınca alnına bir öpücük kondurdu.

"Annecim beni biraz bekler misin?"

Annem itiraz istemez ses tonuna sadece baş salladım.

Biz uyuyan çocukla odada kaldığımızda annem ve çocuğun annesi kapıyı örterek çıkmıştı.

Acaba çocuğu uyandırsam ne olurdu?

Bir şey olmazdı bence. Hem adını da öğrenirdim, belki benimle arkadaş da olmak isterdi.

Annesine benzeyen siyah saçları alnına dökülmüştü. Çok güzel saçları vardı.

Ona biraz yaklaştım ve yaralarını gördüm. Yüzünde yaralar vardı.

Annem yüzüm kanadığında, yara olmuş derdi. Onun gözünde ki morluk benim yaralarıma benzemiyordu.

"Kalk artık!" Çok sıkılmıştım ilk on dakika mavilerle döşenmiş odayı incelemiştim. Masada ki resimlere bakmış ve ders kitaplarını incelemiştim. Çok sıkıcıydı bir tane bile oynayacak bir şey bulamamıştım.

Onun hiç oyuncağı yoktu.

"Sen kimsin?"

"Gece" dedim kocaman gülümsememle. Bana boş boş baktı. Benim aksime hiç gülümsemedi.

"İyi, çık odamdan." Sırtını yastığa yasladı, gür saçlarını elleriyle alnından çekti.

"Eee.. Senin adın ne?" Yatağa izin almadan oturdum ama başka oturacak bir yer yoktu.

Dört Yapraklı YoncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin