Gün Senin Günün

221 12 0
                                    

Flörtümle muhabbeti kestim istemeye istemeye

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Flörtümle muhabbeti kestim istemeye istemeye. O yüzden canım sıkkın, dram yazasım var ama yapmicam 😔😅
Duygularım karmaşık sormayın gitsin. Neyse başlayalım bakalım.

"Ohoooo oğuz diyoruuumm alooo!! Kime diyorum kalkasana. İçeri dalıcam bak haa"

Akşama oğuzun ailesi zatıalileri gelecek ve oğuz efendi hala uyanmamış. 10 dakkadır kapısını tıklatıyorum hala mırın kırın ediyor.

"Oğuuuuuzz YA KALSANA DİYORUM!"

İçeriden ses geldi;

"Tamam ne bağırıyorsun uyandım geliyorum."

"Ne demeye kıvrandırıyosun beni burada o zaman?" diye seslendim kapının arkasına.

Bir anda kapıyı açıp;
"Gelen senin ailen değil tabii aksu hanım." diyerek lavaboya gitti.

Ben de arkasından gidip o yüzünü yıkarken;
"Oğuz Allah aşkına ya ne bu heyecan? Sakin ol biraz. Zannedersin osmanlı padişahları geliyor." dedim.

Dişini fırçalaması bitince bana cevap verdi;
"Elimde değil istemsiz geriliyorum işte."

"Ya ben sana teminat veriyorum her şey kusursuz olacak ben halledicem biraz relax ya. Bana güven lütfen." dedim.

Bana biraz bakıp başını salladı ve salona geçti. Ben de arkasından gittim. Koltuğa oturup birbirimize baktık.
"Eee napıyoruz şimdi?" diye sordu.

Ben de gülümseyerek salonun mutfak bölümüne geçip önlüğü giydim ve elime kepçeyle kaşık alıp oğuza sırıtarak;

"Yemek" dedim.

________________________

Dün aldığımız malzemelerle saatlerce yemekler ve tatlılar yaptık. Canımız çıktı desem yeridir. Ama eğlendik de. Oğuz Allhın vip kuluymuş onu öğrendim. Çocuk hukukçu belli ki zeki ve çalışkan.

Biraz kaslı falan yani sağlığına önem verip spor da yapıyor demek ki. Aynı zamanda yetenekliymiş yemek konusunda. Ve sohbet ederken anladığım kadarıyla basketbol da oynuyormuş zaman zaman.

Abimle oynardım eskiden dedi. Aralarında ne geçtiğini daha da merak etmeye başladım ama sormadım.

Nihayet yemek işi bitti ve biz de sofrayı hazırlayıp daha sonra kendimiz hazırlandık.

Siyah, kot, düğmeli bir mini etek ve bisiklet yaka bir kazak giydim. Siyah bir termal kilotlu çorap ve ponçik ev terliğimi giydim.

Birkaç klasik bileklik, küpe ve sade günlük bir kolye taktım. Saçlarımı da düzleştirip salık bıraktım. Belki üzerimde yemek kokusu kalmıştır diye yasemin kokulu parfümümden bol bol sıktım.

Oğuz da açık mavi bol bir kot pantolon üzerine de krem rengi bol bir kazak giymişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oğuz da açık mavi bol bir kot pantolon üzerine de krem rengi bol bir kazak giymişti.

Artık tam anlamıyla saniyeleri sayıyorduk çünkü her şey hazırdı. Salonda oturmuş gelmelerini bekliyordum. Tırnağımı yemeye başladım. Oğuz da salonda volta atıp duruyordu.

Gergin dakikalardan sonra nihayet zil çaldı. Hemen ayaklandım. Elimiz ayağımız birbirine dolandı ne yapacağımızı şaşırdık.

Hemen toparlanıp oğuzu kapıya doğru ittirip ben de biraz gerisinde durdum.
Öylece kalas gibi dikilince zil tekrar çaldı. Ben de açsana diye kızdıktan sonra kapıyı açtı.

Karşımda oğuzun abisi olan Cihangir Tan vardı. Onun hemen iki yanında da Oğuzun annesi Hülya hanım ve babası Erman bey vardı. Daha önce stalk yaparken görmüştüm fotoğraflarını.

Şık giyinmişlerdi ve bize bakıyorlardı. Anlamsız bir şekilde bakıştığımızı fark edip içeri buyur edecektim ki, Cihangir benden önce davrandı.

"Başka birilerini mi bekliyordunuz?" dedi.

Ciddi bir surat ifadesi vardı ama dalga geçtiği belliydi.

Oğuzu kolundan hafifçe çekerek kapının önünden çekilmesini sağladım. Donup kalmıştı çünkü. Ve ben de biraz geri çekilerek;
"Buyrun lütfen, Hoşgeldiniz" dedim gülümseyerek.

Cihangirin suratına bakarak gülümsemek hiç hoşuma gtimese de oğuza gece kusursuz geçecek diye söz vermiştim sonuçta.

Hülya hanım ve Erman bey "Hoşbulduk" diyerek ayakkabılarını çıkarıp içeri geçtiler. Ben de kapıyı kapattım ve oğuza baktım. Bana bakıyordu.

"Ne bakıyosun oğlum? Bütün gün bunun için hazırlık yaptık, niye sanki haberin yokmuş gibi far görmüş tavşan gibi kalıyosun ya? Ben salona geçiyorum terlik getir tamam mı?" dedim.

Arkama baka baka salona geçip koltuğa oturdum. Hülya hanım etrafı inceliyordu fakat Erman bey ve Cihangir telefonla uğraşıyorlardı.

İkisi aynı anda gülümseyip birbirlerine bakınca şüphelendim. Koskoca adamlar şu anda birbirleriyle mesajlaşmıyorlardır di mi? Yok canım.

Abi kesin birbirleriyle konuşuyorlar. Derken Hülya hanımın bana baktığını fark ettim. Bir şey söylememi bekliyormuş gibiydi. Ben konuşmayınca tam o lafa girecekti ki oğuz geldi.

Ağzının kenarıyla "Hoşgeldiniz." diyip terlikleri verip yanıma oturdu. Çaktırmadan kulağına;
"Hiç gelmeseydin amk" diye fısıldadım.

Erman bey ve Cihangir son kez birbirlerine bakıp telefonları bıraktılar. Herkes birbirine bakmaya başladı. Hadi bakalım gece başlasın. Gazamız mübarek olsun.

Bölüm sonuuuu
Nasıldı
Fikirlerinizi yazın lütfen
Hikayenin gidişatını sizin istekleriniz doğrultusunda belki değiştirebilirim.
Ve vote bırakmayı da unutmayın lütfen
İyi akşamlar ❤️



SEN KİMSİN BE KARDEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin