0.6

1.4K 55 0
                                    


   İyi okumalar.


"Sana bir şey söylemeliyim June."

   Bu kadar ciddi ve korkutucu olan neydi merak ediyordum. Ona kızgın olsam da söyleyeceklerini merak ediyordum.

"Bak, söyleyeceklerim saçma gelebilir. Ama inanmalısın."

   Derin bir nefes alıp devam etti.

"Bu kasabada hiç kurt yok."

   Eric'in dediklerine anlam veremedim.
"Ama beni ıs-
"Seni ısıran şey bir kurt değildi. Yani en azından normal bir kurt."
   Kaşlarım çatıldı. Kafam karışmıştı.
"Bir kurt adamdı. Yani yarı insan yarı kurt."
   İşte buna hazırlıklı değildim. Sesli bir şekilde güldüm. Bu şey o kadar saçmaydı ki ciddiye alamadım. Sadece güldüm. Ancak Eric gülmedi. Dalga geçip geçmediğini anlamak için Eric'e baktım. Tanrım, ciddiydi.
"Bu ne tür bir şaka?"
"Bana inanmalısın. Sana şimdi göstermeyi isterdim ama bunu odanda yapmak istemiyor-"
"Bir dakika göstermek mi? Neyi?"
   Ellerimi sıktı. Sıkıntılı bir nefes verdi. Korkmaya başlamıştım.
"Ben... Ben bir kurdum. Tıpkı seni ısıran gibi."
   Kaskatı kesildim. Kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Neyin içine düşmüştüm ben? Ellerimi yavaşça Eric'in ellerinden çektim. Buna inanmıyordum. Dedikleri saçmalıktan ibaretti. Bu gerçek olamazdı.
"Sen... Ne-"
   Eric endişeyle yaklaştı.
"Hayır, hayır. Bu korkmanı gerektirecek bir şey değil. Sana asla zarar vermem."
   Çaresizce beni ikna etmeye çalışıyordu ama dedikleri normal değildi.
"Eric, ne dediğinin farkında mısın?"
   Isırık izini gösterdim.
"O şeyin bana ne yaptığına bak, Eric. O an, o şeyi karşımda gördüğümde ne kadar korktuğumdan haberin var mı? Ya da o beni kovalarken, ya da üstüme atladığında, koca bir kurt üstümdeyken beni ısırdığında? Şimdi kalkmış bana dev bir kurda dönüşebileceğini söylüyorsun ve sana güvenmemi mi bekliyorsun?"
   Eric'in söyledikleri saçmalıktı. Ama ciddiyetinden şaka olmadığı belliydi. Yalan söylemek içinse bir sebebi yoktu. Yine de eğer dediği gibiyse o-
"June bana inanmalısın. Sana yemin ederim sana asla zarar vermem."
   Eric aramıza giren soğukluğu kapatmaya çalışıyordu. Ama her şey çok ani ve fazla gelmişti.
"Dinle, bu kasaba kurt kaynıyor. Yani sen kurtlarla yaşıyorsun. Ancak bunu bilmiyordun çünkü biz insanlardan gizleniriz. Bizim hakkımızdaki şeylerin Dünya'ya yayılmaması için insanlar bunu bilmemeli."
   Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Bunca zaman konuştuğum ve tanıştığım insanlar... Hangileri kurttu?
"Bunları bana neden anlatıyorsun? Madem insanlar bilmemeli neden bana anlatıyorsun?"
   Eric derin bir nefes aldı.
"Çünkü sen de artık öylesin."
"Sen ne saçmalıyor-
"O boynundaki ısırık normal bir kurttan değildi. Bu yüzden sen de bir kurda dönüştün. Son zamanlarda değişiklikler fark ettin mi? Reflekslerin daha iyidir, koku alma duyun çok daha gelişmiştir, uzaktaki şeyleri duyabilirsin... Bunlar sadece başlangıç."
   Elimle ize dokundum. Bu gerçek olamazdı. Öyle olsaydı bilirdim.
"Hayır, hayır eğer öyle olsaydı anlardım. Dönüşmem falan gerekirdi. Değil mi?"
   Endişe ve panikle Eric'e sorduğum sorudan sonra ayağa kalktım. Hala inanamıyordum. Bu olamazdı.
"Bir kurdun dönüşmek zorunda olduğu tek zaman dolunaydadır. Ve sen ısırıldıktan sonra hiç dolunay yaşamadın. Nasıl dönüşeceğini öğrenmediğin sürece de istediğinde dönüşemezsin. Tanrıya şükür bir sonraki dolunay bir hafta sonra."

"Bir panzehir, ilaç bir şey olmalı."

"Isırıldıktan sonra bunu engelleyemezsin."
   Neler oluyordu? Her şey kontrolüm dışında gerçekleşiyordu. Paniklemeye başlamıştım.
"Önce tüm bunların gerçek olduğunu kanıtla."
    Titrek sesimle zar zor cümle kurdum. Eğer bu şey gercekse- Hayır. Bu bir çocuk masalıydı. Saçmalıktı.

Dolunay'ın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin